menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Niyet hayır, akıbet hayır

34 0
previous day

Yeni çözüm sürecinin tuğlaları örülmeye devam ediyor. PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma ve örgütü feshetme kararı ile silah yakma töreninin ardından ilk ciddi hamle geldi ve Meclis’te bir komisyon kuruldu. “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adını alan Komisyon, mesaisine hızlı başladı. İlk toplantısında adını ve çalışma usullerini belirledi, ikinci toplantısında da İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı’nı dinledi.

Bir komisyonun kurulması, süreç içinde doğrudan ve dolaylı olarak yer alan aktörlerin ortak talebiydi. İktidar, sürecin netameli boyutlarını tek başına üstlenmemek, sorumluluğu Meclis çatısının altına almak için bir komisyona ihtiyaç duyuyordu. CHP, çözümün adresinin Meclis olduğundan bahisle, ilk andan itibaren bir komisyona olan ihtiyaca dikkat çekiyordu. Öcalan, süreçle bağlantılı bir komisyonun kritik bir misyona sahip olacağını belirterek komisyonun ivedilikle kurulmasını savunuyordu. Komisyon’un kurulmasını önemli kılan, her şeyden önce tarafların Komisyon’a atfettiği bu değerdir.

Komisyonun üç işlevi yerine getireceği söylenebilir.

İşlevlerden ilki şeffaflıktır. Gizlilik kararı verilen görüşmeler dışında komisyonun çalışmalarını basın organları takip edebilecekler. Hangi konuların ele alındığını, ne tür öneriler getirildiğini, partiler ve üyelerin nerelerde birbirlerine yakınlaşıp nerelerde uzaklaştıklarından toplum haberdar olabilecek. Seçmenler, partilerinin pozisyonunu bilebilecek ve bu pozisyon hakkında menfi ya da müspet bir değerlendirmede bulunabilecek. Dolayısıyla süreç karşıtlarının “Gizli kapaklı işler çeviriyorlar, kapalı kapılar ardında haince planlar tezgahlıyorlar” yollu çarpıtmalarının önü kesilecek.

Komisyonun hassas bazı mevzular için “gizlilik” kararı alması da doğrudur. Dünyanın hiçbir yerinde, bir çatışmayı bitirmeyi hedefleyen bir süreç mutlak bir şeffaflık içermez. Her mesele hemen toplumun önünde konuşulmaz ve bütün bilgiler anında kamuoyuna aktarılmaz. Misal, kameralar açık olduğunda ne MİT Başkanı -konumu gereği sahip olduğu- en gizli bilgileri anlatabilir ne de vekiller ona sürecin özüne dair sualleri sorabilir.

Gizlik, konuların kılı kırk yararak düşünüldüğü ve incelikli hesapların yapıldığı bu neviden süreçlerin tabiatında mündemiçtir. O nedenle sınırlı bir gizlilik, halkın gözünden bir şeyler kaçırmak ya da dolaplar çevirmek olarak değil, işin layıkıyla yapılmasını sağlayacak bir tedbir olarak değerlendirilmelidir.

Toplumla Konuşmak

İkinci işlev toplumsallaşmadır. Yine karakterlerinin bir icabı olarak böyle süreçler, evvela elitler arasındaki temaslarla başlar. Ancak belli bir olgunluk seviyesine gelince süreç topluma aksettirilmelidir. Çünkü sürecin ilerlemesi için siyasi, hukuki ve iktisadi bazı kararların alınması gerekir, bu da ancak sürece dahil olmasıyla mümkün olabilir. Toplumun........

© Serbestiyet