27 Mayıs Darbesi ile yüzleşebildik mi?
Darbenin üzerinden 65 yıl geçti. Peki bu süre içinde bir yüzleşme oldu mu?
Bu soruya cevap ararken aklıma hep Yassıada (yeni adıyla “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”) geliyor. Bu sorunun karşılığını mekanda bulduğunu düşündüğüm için.
Çocukluğumda puslu görüntüler içinde ürkütücü bir heyülaydı, Yassıada. Ona yaklaşılamazdı. Tekinsiz bir görüntüsü vardı. Diğer adalara hiç benzemezdi. Bunun nedenlerini yıllar sonra düşünmeye başladım.
Balık tutmak için babamla Kalamış koyundan tekneyle denize açıldığımızda ne zaman akıntı bizi Yassıada’ya doğru sürüklese babam hiçbir şey söylemeden motoru çalıştırır, oradan kaçar gibi uzaklaşırdı.
Yıllar sonra, darbenin 50. yıldönümü vesilesiyle, Genç Siviller’in davetiyle -ve sonrasında da yapılan projeyi tartışmak amacıyla düzenlenen etkinliklerde- adaya ayak bastığımda onun ürkütücü bir yer olmadığını fark ettim. Devlet çekildiğinde sanki adaya bir sihirli değnek dokunmuş, her tarafında doğa canlanmış, çiçekler açmış, kuşlar şakımaya başlamıştı. Ada üstelik halk tarafından da keşfedilmiş, diğer Adalar’ın aksine parasız girilen, yüzülen, güneşlenilen, piknik yapılan, doğasının keyfine varılan bir sayfiye alanına dönüşmüştü.
Yassıada’yı bir hafıza mekanı olarak koruyabilmiş olsaydık, inanıyorum ki bugün çok farklı bir yerde olacaktık. Burada çok değerli bir deneyim fırsatı kaybedildi. Gerçekleşen şey bir “rant projesi” falan değil, bir iyileşme fırsatının nasıl heba edileceğinin bir örneği. Burası darbelerle yüzleşmek, Türkiye siyasal tarihindeki yaşanan şiddet olaylarını, travmaları anlamaya çalışmak için eşsiz fırsattı.
İkinci gidişimde dönemin CHP’li Adalar Belediye Başkanı müzecilik alanında isim yapmış bir takım uzmanları da davet etmişti.
Ona göre Yassıada’nın bir “hafıza mekanı” olduğunu iddia edenler iktidarı desteklemiş oluyorlardı. Ayrıca toplantıya davet edilen uzmanlar da aynı şeyi söylüyorlardı:
Buradaki yapıların hiçbir tarihi değerleri yoktu. Sergilenecek bir koleksiyon objeleri falan da bulunmuyordu. Burada eğer korunması gereken bir değer varsa, o da doğaydı, arkeolojik kalıntılardı. Ayrıca halkı yanlış bilgilerle dolduruşa getirmemek gerekiyordu.
Yassıada’nın bir “hafıza mekanı” olduğunu söyleyenler, gerçekleri........
© Serbestiyet
