“Hemme’nin öldüğü günlerden biri” ya da duramamak
Öfkeyi biliriz, korkudan ayırt ettiğimiz ölçüde tanırız. Korku siner, süner. Öfkeyse tırsıp bir kenarda duramaz, kendini belli etmek için yanar tutuşur, bağırır, çağırır. Bir balona benzetirsek kendimizi, öfke bir yerden bastırınca diğer yerden bombe yaparız. Muhatabını ararken kimlere çarptığı, hangi kıyılara vurup geri geldiği, nerede patladığı başlıbaşına hayatla ilgili önemli bir göstergedir. Korkuysa balonu patlatır, insanı içine doğru küçültür. Korku hissi ağır basanlar öfkeyi ötelemekten, öfkenin imkanlarını kullanmaktan yoksun kalırlar. Öfke, şiddete dönüşmezse, insanı dönüştürür.
Olay Siverek’te geçiyor, hayat oralarda bir yerde karşımıza çıkıyor. Koskocaman bir araziye elyaf dokuma örtüler serilmiş. Üzerinde kırmızı domatesler. Diğer tarafta bu kırmızı beyaz alanı büyüten yoğun bir aktivite var. Koyu mavi plastik kasalarda domatesler bir kamyonetin arkasında üst üste duruyor. Kamyonet ağır ağır ilerlerken iki erkek işçi kamyonetin arkasında, domates kasalarını ön tarafa doğru itiyor, gayet seri bir şekilde. Yerde kamyonetin peşi sıra sağda ve solda iki işçi domatesleri alıp beyaz elyafın üstüne boşaltıyor, kasaları ise oldukları yere bırakıyor. Sonra kadın işçiler elyafın üstündeki domatesleri birer bıçakla boydan ikiye ayırıyorlar. Hepsi bir makinanın çarkları gibi, hem hızlı hem yavaş ama izledikçe izleyesiniz gelen tuhaf bir tempoda yürütüyorlar işi, oldum olalı bu tür silsilelerden gözümü alamıyorum. Kadınların ikiye ayırdığı domateslerin üzerine erkek işçiler sakin bir yürüyüş temposunda sağlı sollu tuzları da serptikten sonra, iş artık güneşe, doğaya, biraz da Allah’a bırakılıyor. O domatesler kuruyacak, güneşin kokusunu kendi kokusuna ekleyecek, dayanıklı ve lezzetli hale gelirken patrona da katma değer sağlayacak.
Güneş de güneş ama. Sıcaklık 40 derecenin üstünde. Domatesler kurumaya bırakılana kadar onlarca kadın ve erkek işçi günlerce çalışıyor, o sıcakta.
Eyüp işçilerden biri, İzmir’e çalışmaya gitmiş, borç yapıp geri dönmüş, bir türlü dikiş tutturamamış, evli, iki çocuk babası bir geçici tarım işçisi. 15 gündür yevmiyesini alamıyor. Diğer işçiler de aynı durumda ama öfke gidip Eyüp’ün içinde filizleniyor. Borcunu zaten fazlasıyla geciktirmiş, hayat birçok yerden baskı yapmış ama daha önemlisi öfkeden korkacak biri değil. Hem “Nem alacak felek benim?” durumları hem de öyle işte, karakter meselesi.
Hemme işçilerin başı. Onun işi işçileri olabildiğince........
© Serbestiyet
