Gündelik hayatı ve siyaseti şiddetten arındırmak için
Gelin bir mutabakatı yerleştirelim.
Birini dövmek siyasi kastla yapılmış olsa bile siyasi eylem değil adi suç kabul edilsin ve ona göre muamele edilsin.
Değil yumruk, izinsiz dokunmak veya fiske vurmak dahi siyasetin gündeminden çıkarılsın.
Saldırgan kahramanlaştırılmasın, suçu yüceltilmesin, izah edilmesin. Birini dövüp onu sosyal medyasına koymak kimseye prim getirmesin.
“Beğen” ile beslenenler bu adi suçu işlediklerinde kendi tarafının siyasi liderlerinden veya önemli isimlerinden umduklarını bulamasınlar.
Evet, her toplumda kreş basanı bile öven çıkar. Ama suçlu, o övgüyü kanaat önderlerinden alamasın, işlediği suç siyasilerce kınansın ve mahkûm edilsin.
Saldırganın da saldırıya uğrayanın da kimliğine bakılmasın. Mağdur, daha önce başkaları uğradığında görmezden gelmiş hatta saldırıyı doğrudan veya dolaylı biçimde onayladığını göstermiş olsa bile ona aynısı yapılmasın.
Özgür Özel örneği
CHP lideri Özgür Özel’in uğradığı yumruklu saldırı, konuyu bu ahlaki tutum üzerinden ele almanın ne anlama geldiğini açıklamak için çarpıcı bir örnek oluşturuyor.
Çünkü kendisi haksız bir saldırının mağduru. Ama sadece bu sebeple değil. Aynı zamanda o, başkası benzer şekilde saldırıya uğradığında aldığı haksız tavır sebebiyle de üzerinde konuşulması gereken bir örnek.
Kendisi bu yılın başında, başka bir kişi yumruklu saldırıya uğradığında kurbanı değil gözaltına alınan saldırganın ailesini arayıp ona geçmiş olsun demişti.
Hatırlayalım, bir apartmanda temizlik görevlisi olarak çalışan İsmail Aydemir, elinde Tevhit bayrağı ile Filistin’deki soykırımı protesto etmek için yolda yürürken birinin yumruklu saldırısına uğramış ve yaralanmıştı. Onun hiç tanımadığı birisinin saldırması karşısında duyduğu şaşkınlık ve çaresizliğe TV’ler aracılığıyla herkes şahit olmuştu. CHP lideri Özgür Özel o olayda saldırıya uğrayıp ağzı burnu kan içinde kalan İsmail Aydemir’i değil gözaltına alınan saldırganın ailesini arayıp ona “geçmiş olsun” demişti.
Sadece o da değil. Tanınmış bir gazeteci “ellerin dert görmesin” diye yazmış, Ankara Barosu döven değil dövülen hakkında tevhit ve hilafet bayrağı taşıdı diye suç duyurusunda bulunmuş, CHP İstanbul Gençlik Kolları ise daha ileri giderek saldırganın posterini yapıp bayraklaştırmıştı.
Konuyu Sırrı Süreyya Önder’e bağlayan ilginç bir bağlantı da var bu hadisede. İki siyasetçi arasındaki farkı da gösteren ilginç bir bağlantı.
Yıldıray Oğur’un “Bu işin Sırrı” başlıklı yazısı, kaderin bir cilvesi gibi bir bağlantıdan söz ediyor. Çünkü elinde tevhit bayrağı olduğu için dövülen apartman görevlisi İsmail Aydemir, Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı sitede apartman görevlisiydi ve yumruk hadisesi üzerine Aydemir’i işten atmak isteyen site sakinlerine karşı onun hukukunu da Önder korumuştu. (Bkz. https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/bu-isin-sirri-1603595).
Önder’in cenaze töreni yeni bir başlangıç........© Serbestiyet
