Mahalle ve mahallemizdeki ihtilafın sebepleri
Bundan önce yazdığım üç yazıda küresel düzeyde bir paradigma değişiminin eşiğinde olduğumuzu, bu meyanda bölgesel ve ulusal düzeyde sürüp giden olayların da bir paradigma değişimine uğramakta olduklarını, bu arada Kürt meselesinin de bundan derin bir şekilde etkilendiğini yazdım. Eğer sahiden bir paradigma değişimi söz konusuysa, bu değişimde hangi bilgi ve düşünce kaynaklarından beslenen yeni paradigmaların öne çıkacağı konusu önemlidir.
Takip edenler bilir ki, benim düşünce hayatımın ana teması son iki 300 seneyi şekillendiren Aydınlanma’nın a. Tarihsel olduğunu, b. Sorunları çözmekten ziyade sorunun sebebi ve parçası olduğunu c. Bizim yeni bir paradigma için yeterli bilgi ve düşünce kaynaklarına sahip olduğumuzu anlatmaya çalışmakla geçti.
Önceden öngörülemeyen ani olaylar, bize akutlaşmaya yüz tutmaya başlayan sorunlarımıza bir kere daha ve yeniden bakma fırsatını vermiş bulunuyor. Söz konusu fırsattan yararlanabilmek oluşmuş önyargılarımızdan elimizden geldiğince zihnimizi özgürleştirmeyi gerektirir; bu sayede gerek bölgesel gerek küresel düzeyde yeni bir pencere açabiliriz.
Tabii ki Kürt meselesi de bu çerçevede bir çözüm bulacaktır.
İlk üç yazıya bizim mahalleden gelen tepkiler beni hayal kırıklığına uğrattı. Sebebini anlatmaya çalışacağım. Ama önce son yıllarda sosyolojik analizlerde kullanılmaya başlanan “mahalle” metaforu üzerinde durmak istiyorum.
Serbestiyet’te Cemil Meriç, Şerif Mardin ve Nilüfer Göle ile ilgili yazdığım yazılarda “mahalle” kavramını kullanmış, mahallenin metaforik olarak bize özgü sosyolojimizin anlaşılması bakımından iyi bir kavram olduğunu belirtmiştim. Mahalle lokal bir yerleşim birimi olmanın ötesinde, belli ve kendi içinde organik beşeri ilişkilerin sürdüğü küçük bir topluluğa atıftır. Bazı durumlarda bir şehrin, hatta bir ülkenin sosyal hayatını ve değişim dinamiklerini anlamak için daha lokal düzeyde mahalleye bakmak........
© Serbestiyet
