menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yusufeli’nin yer değiştirmesi: Göç ve nostalji

11 8
18.08.2025

“Başka yer saplantısı, anın imkansız olmasıdır; bu imkânsızlık da nostaljinin ta kendisidir.”
E. M. Cioran

İnsanlık tarihinde göç olgusu çok eskilere dayanır. Göç etmenin birçok çeşidi vardır ancak en dramatik, en yürek yaralayıcı olanı, mecburi göç olsa gerek. İlk zorunlu göç örneğini, üç büyük dinin inanç sistemlerinde yer alan, insanlığın kadim başlangıcı olarak kabul edilen ve inanılan Havva ile Adem’in Tanrı tarafından zorla cennetten kovulmaları söylencesinde görebiliyoruz. Sonra ne yaptı bu iki insan; söylencelerde bu konuyla ilgili pek açıklık yok.

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğü göç kelimesinin anlamını; “Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi; taşınma, hicret, muhaceret” olarak veriyor. Bir diğer anlamı ise evden eve taşınma; nakil şeklindedir.

Tarihte göç kavramından ilk bahseden kişi, tarihin babası olarak da kabul edilen Heredot olmuştur. Heredot, günümüze kadar ulaşan ve Heredot Tarihi adıyla kitaplaşan yapıtında göçle ilgili ilginç gözlem ve tespitlerde bulunuyor. Doğdukları ve hayata ilk göz açtıkları yerden göç edip başka yerlerde kalmaya mecbur edilen insanların davranışlarındaki tuhaflıklardan bahsediyor. Göç etmek zorunda kalan insanların sonraki yaşamlarında onlara “görünmeyen bir şeytanın” eşlik ettiğini söylüyor.

Yüzlerce yıl sonra, bu durumda olan insanların üzerinde 1678’de yapılan araştırmalar sonucunda, tespit ettiği semptomlara İsviçreli bir hekim olan Johannus Operius “nostalji” ya da “İsviçre hastalığı” adını verdi. Hastalığın en önemli belirtisi sürekli depresyondu ve bu da göç etmiş olmaktan kaynaklanıyordu. Araştırma aynı zamanda göç etme psikolojisiyle ilgili olarak o döneme kadar yapılan en büyük araştırmaydı.

Çalışmalar devam etti ve 1920’lerde Alman Psikiyatr Grepellin buna “kökten kopma sendromu” adını verdi. Burada “kökten kopma sendromu” ya da “nostalji”, yeni duruma uyamamak, günde dünü yaşamak ya da geçmiş severlik, “geçmişte mutlu bir ana veyahut geçmişin tümüne özlem” anlamında kullanılıyordu. Nostalji kelimesi, psikolog/hekim olan Johannus Operius tarafından türetilmiş bir kelimedir ve Yunanca “nostos (eve dönüş)” ve “algos (acı)” kelimelerinin birleştirilmesinden oluşmuştur.

İnsanlarda nostalji durumunun ortaya çıkarılması hikayesi de ilginçtir. 17. yüzyılda İsviçreli paralı askerler bazı anomaliler yaşamaya başlarlar. Normalin dışında ilginç durum ve davranışlar gösterirler. Bu askerlerde uykusuzluk, uyum bozuklukları, yorgunluk, halsizlik, hazımsızlık gibi rahatsızlıklar baş gösterir. Bu durum sorun olmaya başlar ve askerler askerlik görevlerini yerine getiremez olurlar. Askerler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bulgular, hastalığın fiziksel nedenlerden değil, zihinsel nedenlerden ortaya çıktığını gösterdi. Memleketlerini özlemiş olan askerlerde ortaya çıkan semptomlar bunu doğruluyordu.

Hastalığın en........

© sendika.org