menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Öğretmen İmam’a yenildi (mi?)

16 21
07.09.2025

Son yıllarda siyaset ve toplum bilim alanında “mahalle baskısı” olarak ifade edilen yeni bir kavram sıkça kullanılır oldu. Kavramın mimari, ülkemizdeki gerici tarikat örgütlenmelerini “sivil toplumculuk” olarak gören sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin. Toplumun İslamileştirilmesini “sivil toplumcu gelişme” olarak tanımlayıp daha sonra da “mahalle baskısı”ndan söz etmek elbette bir tutarsızlıktır, ancak biz burada bunun üzerinde durmayacağız.

Mardin, “mahalle baskısı” kavramı için “bilinmeyen ve sosyal bilimce ifade edilmesi çok zor olan bir hava” diyordu. Kendisinin dahi tam olarak ifade edemediği bir durumu, diğer sosyal bilimcilere havale ederek, tabiri caizse, “ben buldum onlar açıklasın” demeye getiriyordu.

Konunun tam olarak anlaşıl(a)madığını düşünmüş olsa gerek, yaşamı boyunca fırsat bulduğu her ortamda “mahalle baskısını” ve “tarikat ve cemaat örgütlenmelerinin sivil toplumculuk” olduğunu anlatmaya çalıştı. Ölümüne yakın dönemlerde bile, “mahalle baskısı”nı konu alan “Ne demek istedim?” başlığı altında konferanslar verdi.

Bu konferanslarda yaptığı konuşmalara bakıldığında, hiçbir zaman kavram üzerinde bir berraklık sağlayamadığı ve net bir tanıma ulaşamadığı açık bir şekilde görülür. Hatta o dönemlerde, Mardin’in yaptığı bu konuşmalar için, “hiç konuşmasa daha iyi olur” türünden değerlendirme yazıları bile yazılmıştı.

Konu malum, 12 Eylül askeri faşist darbe dönemi ve sonrası, darbecilerin de çabalarıyla, özellikle ANAP ve AKP iktidarları döneminde toplumsal alanda ortaya çıkan ve hızla büyüyen İslamileşme ile ilgili. Bu sürecin sosyal hayatta ve insan ilişkilerinde ortaya çıkardığı davranış biçimleri, Osmanlı döneminde önemli bir sosyal birim olan mahalle olgusu üzerinden açıklanmaya çalışılıyor, Cumhuriyet döneminin kendi kültürünü ve değerlerini oluşturamamasından dolayı Osmanlı’daki mahalle kurumu etkisini devam ettirmektedir deniliyordu.

Bu iddia, AKP’nin daha sonra ortaya attığı ve fiili olarak uygulamaya soktuğu Osmanlılaşma teziyle de uyumluydu. Madem ki Cumhuriyet kendi değerlerini yaratamadı, o zaman Osmanlı’dan devam etmek gerektiği fikri sıkça dile getiriliyor, cemaat, tarikat ve dinsel kuruluşlar aracılığıyla topluma empoze........

© sendika.org