menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ortadoğu’nun jeopolitiği bağlamında tarihsel süreç ve Suriye

10 0
08.02.2025

Ortadoğu’nun jeopolitiği bağlamında tarihsel olarak son yüz yıllık tarihsel süreç içinde Ortadoğu askeri, ekonomik, sosyal, siyasal olarak hep savaş konjonktüründe olmuş ve birinci dünya savaşı sonrası Ortadoğu’da güç dengeleri İngiltere ve Fransa kontrolünde ve İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’nin de bölgeye müdahalesiyle bölge sonu gelmez yüz yıllık savaşlara sahne olmaya devam etmektedir…

Ortadoğu’nun jeopolitiği, tarih boyunca stratejik kaynakları nedeniyle emperyalist güçlerin ilgisini çekmiş, bu önemi nedeniyle önemli stratejik, ekonomik ve siyasi etkilere sahip bir bölge olmuştur. Son yüz yıllık tarihsel süreçte, özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrası, bölgedeki toplumsal, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimler dünya siyasetini şekillendirmiştir. Bu dönemin başlıca önemli olaylarını ve gelişim süreçlerini şöyle özetleyebiliriz…

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması, Ortadoğu’da yeni bir düzenin kurulmasına yol açmış ve Ortadoğu Osmanlı sonrası yeniden dizayn edilmiştir. Osmanlı’nın bölgedeki topraklarının paylaşılması, özellikle İngiltere ve Fransa’nın bölgedeki nüfuzunu artırmasına neden oldu. Savaş sırasında yapılan Sykes-Picot Antlaşması’yla (1916), Ortadoğu’nun haritası yeniden çizildi. Bu antlaşma, bağımlı, sömürge, yarı sömürge Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan gibi devletlerin ortaya çıkmasına yol açtı.

İngiltere ve Fransa, savaştan sonra Milletler Cemiyeti’nin gözetimi altında bu bölgeyi yönetmeye başladı. İngiltere; Irak, Ürdün ve Filistin’de etkili olurken, Fransa ise Suriye ve Lübnan’da manda yönetimini kurdu. Bu dönemde, Arap dünyasında milliyetçilik akımları güçlenmeye başladı ve bu durum, gelecekteki mücadelelerinin temellerini attı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası yarı bağımsızlık hareketleri Ortadoğu’da hız kazandı. 1948’de İsrail devletinin kurulması, bölgedeki en kritik gelişmelerden biriydi. Bu gelişme, Arap-İsrail çatışmasını başlattı ve Arap dünyasında siyasi ve toplumsal dengeleri derinden etkiledi. İsrail’in kurulmasıyla birlikte, bölgedeki güç dengesi tamamen değişti ve Arap dünyası ile Batı arasında daha karmaşık bir ilişki dönemi başladı.

Soğuk Savaş, Ortadoğu’yu ABD ve Sovyetler Birliği’nin nüfuz mücadelesine çekti. Bölgedeki ülkeler, bu iki emperyalist gücün etkisi altında kendi ittifaklarını kurmaya çalıştı. Mısır’ın lideri Cemal Abdülnasır, sosyal demokrat, revizyonist politikaları benimseyerek Sovyetler Birliği ile yakınlaştı. Aynı dönemde ABD, Suudi Arabistan ve İran gibi petrol açısından zengin ülkelerle daha yakın ilişkiler geliştirdi.

Ortadoğu, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip bölgesi olarak özellikle 1970’lerde petrol krizleriyle küresel ekonomi üzerinde büyük bir etki yarattı. Bu süreçte Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) bölgedeki stratejik önemi arttı. 1973’teki petrol ambargosu, petrolü bir siyasi silah olarak kullanma gücünü ortaya koydu. Bu gelişme, bölge ülkelerinin ekonomik olarak daha güçlü kılarak, ekonomik olarak kısmi bağımsız olmalarını sağlarken, iç politikalarını da süreç içinde dönüştürdü.

1979 yılında İran’da İslami ortaçağ kalıntısı molla Devrimi’nin........

© sendika.org