Kapitalizmin afetler serisi: Marmara Depremi
1999 depremi iki şeyi belirginleştirdi. Birincisi devletin afet hizmetlerinde hiçbir teorik birikimi olmadığı gibi teknik birikimi ve bu teknik birikimi organize edecek bir kurumunun da olmadığını. O günlerde medya gücüyle “AKUT” patlatıldı ve sonrasında ne kadar yeterliliği ve kabiliyeti olup olmadığı bilinmeyen yüzlerce arama-kurtarma derneği mantar gibi çoğaldı. İkincisi kimse afet yönetimi ve arama-kurtarma hizmetlerinin kamusal tarafını tartışmadı. Teori biriktirmedi! Teknik teşkilatlanmaya (arama-kurtarma malzemeleri, araç gereçleri, lojistik deposu vb.) ve işin aslının nasıl olacağını bilen nitelikli afet müdahale kadrolarının yetiştirilmesine var olanlardan en uygunlarını göreve getirmeye yönelik bir kurumsal yapılanma dile getirmedi.
Oysa doğayı rantlaştıran, insanı köleleştiren kapitalizmin afetler serisi geliyorum diye bağırıyordu. Afetlerden korunmanın en temel ilkesi elbette kapitalizmin ve onun çıkar çarklarını durdurmaktır. Ancak bir parantez açıp son Marmara depreminden sonra İstanbul için alınması gereken kimi afet öncesi ve afet sonrası afet yönetim hizmetlerini yazmakta fayda var. Öncelikle afet kavramı bizde sadece “deprem” olarak algılanır. Fakat afet sadece deprem değildir. Ancak Türkiyenin inşaat........
© sendika.org
