menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çetin Uygur’u anlamak

13 1
07.02.2025

Çetin Uygur kitabı, onun bu uzun serüvenini ele alıyor; hayatının sadece dönüm noktalarını değil, yakından tanıyanların dahi pek bilmediği ayrıntıları içeren bir biyografik çalışma özelliği taşıyor. Mücadeleci kişiliğinin yanı sıra okur, onun renkli yanlarını da öğrenme fırsatını sunuyor. Bununla beraber kitap, bir işçi hareketi tarihi kitabına, kısmen de bir siyasal tarih kitabına ilişkin boyutlar kazanıyor. Bu yönüyle 1975’lerden 2000’li yıllara işçi hareketinin soldan bir eleştirel değerlendirmesi olarak da okunabilir.

Kitap, 2,5 yıllık bir çalışmanın ürünü olarak, Çetin Uygur’la devrimci mücadelenin yükseldiği dönemlerde birlikte çalıştığı, eşlik ettiği arkadaşların kurdukları sahici ilişkiler üzerinden toparlanmıştır. Benim gibi çok sayıdaki arkadaşımız da dağarcığındaki bilgileri esirgemeden kitaba aktarılmasına katkıda bulundu. Sonuçta, bu kitap kolektif bir çalışmanın eseri oldu. Kitabın önümüze konan somut görev ise, Çetin Uygur’un hep önde olduğu bu uzun yolculuğun serüveninden payımıza düşen sorumlulukları yüklenmeyi bilmek olmalıdır.

DİSK’in 12 Eylül öncesi 1980’de yapılan 7. genel kurulunda Çetin Uygur ve diğer Devrimci Demokrat Platformun bazı delegeleri

Yeraltı Maden-İş’in 1975’teki kuruluşundan bir yıl sonra, değişik dönemlerde Çetin Uygur’a eşlik edenlerden birisi olarak gördüklerimden ve yaşadıklarımdan çıkardığım dersleri yeri ve zamanı geldiğinde toplumla paylaşmak da yukarıda tanımladığım devrimci görev ve sorumluluklarım arasındadır. Onun, uzun yıllara dayanan yolculuğuna, kişisel tarihim içinde önemli şahitliklerde bulundum. Ondan edindiğim yaklaşımları, ondan gelen öneri ve kararları, içinden geçtiğimiz kritik süreçlerde yine onunla ayrışmadan, onurla taşımaya çalıştım, bundan sonra da taşımaya devam edeceğim gibi…

Bu aşamadan sonra sözü, kitaptan alıntılanan bölümlere bırakmak gerektiğini düşünüyorum:

Çetin Uygur, Türkiye’deki ilk işçi örgütçüleri kuşağının özelliklerini taşımasıyla, 1970’li yılların politikleşmiş işçi hareketine kattıklarıyla, 1989-91 dönemindeki yükselişte oynadığı rolle, 1991 sonrasında yeni bir işçi hareketinin oluşumuna yönelik önayak olduğu........

© sendika.org