Rojava’dan notlar: Kürtler ile HTŞ arasındaki görüşmelerin arka planı
Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 18 Şubat 2025 tarihinde Suriye Demokratik Meclisi ve Özerk Yönetim bileşenleriyle HTŞ hükümeti ile diyalog sürecinin nasıl yönetileceğine dair önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Özerk Yönetim, HTŞ karşısındaki siyasetini ve gelecek yakın dönem için izleyeceği yol haritasını ilk defa resmi bir karara dönüştürerek duyurmuş oldu. Toplantıyla birlikte Mazlum Abdi tarafından duyurulan diyalog süreçleri, Özerk Yönetim, SDG ve Kuzey-Doğu Suriye’deki bütün kurumlar için bağlayıcı bir siyasal çizgi haline geldi.
Bu toplantının duyurulan sonuçlarından önce, toplantının zamanlamasına bakmak yaşanacakları anlamlandırmak ve kamuoyu ile paylaşılan kararların hangi gelişmelere işaret edeceğini öngörmek bakımından önemli noktalara işaret ediyor.
Özerk Yönetim’in bahsi geçen açıklaması tam da DEM Parti tarafından İmralı’nın Kuzey ve Doğu Suriye’ye hitaben bir mektup yazdığını ve bu mektubun muhataplarına iletildiğini duyurmasının ardından gerçekleşti. Bunun şaşırtıcı bir tesadüfden daha çok bilinçli bir tercih olduğu görülmelidir. Kuzey-Doğu Suriye’deki Özerk Yönetim kurumları ve SDG, İmralı’dan gelecek çağrıya göre konum alacağını alçak tondan bir ifade ile duyurmuştur. SDG tarafından çizilen diyalog çerçevesi kesin olarak İmralı’nın perspektifleridir.
Bu aynı zamanda İmralı’da Türkiye ve Öcalan arasında Suriye konulu müzakerenin belirli bir olgunluğa kavuştuğu anlamına da geliyor. Yine İmralı Heyeti’nin Erbil ve Süleymaniye ziyaretlerinin Suriye ile ilgili bölümleri ve görüşmelerin ardından yapılan açıklamalarda aynı yere işaret ediyor. Kaldı ki, Barzanilerin Türkiye’nin onayı olmadan Suriye Kürtleri için “kapsayıcı ve birlik” içerikli mesajlar göndermesi ve Kürtlerin Şam’a beraber gideceğini ilan etmesi mümkün değil. Bölgesel Yönetim Başkanı Neçirvan Barzani, bahsi geçen görüşmelerin aylardır Hakan Fidan ile yapılan tartışmalarla olgunlaştığını birinci ağızdan ifade etmiştir.
Askeri Kurumların Entegrasyonu: SDG ve Özerk Yönetim’in gerçekleştirdiği toplantının ardından askeri kurumların ve güvenlik birimlerinin Suriye Ordusu’na katılma kararlılığı bir kez daha üstelik en yetkili kurumlarca vurgulandı. Ancak bunun nasıl olacağı henüz bir içeriğe kavuşmuş değil.
HTŞ, şu ana kadar SDG’nin kendi özgünlüğünü koruyarak Suriye Ordusu’na dahil olmasını kabul etmedi. SDG ise müzakere ve diyalog için her şeyi tartışmaya açık olduğunu söylerken dahi kendi silahlı varlığının tam anlamıyla tasfiye edileceği bir seçeneği kabul etmediğini söylüyor ve bütün vurgularını özgünlüklerin korunması üzerine yapıyor. Bu sorunun bir çırpıda çözülebilmesi olanaklı değil.
Hele ki bir bütün olarak silah bırakması gündemdeyken, gelecekteki olası gelişmeleri gözeten Kürt hareketi, kendisini güvencelemek isteyecek ve silahları elinde tutmanın kabul edilebilir yollarını arayacaktır. İlham Ahmed’in toplantının ardından “silahları elimizde tutmak zorundayız” açıklaması da bu bağlamda düşünülmelidir.
Suriye Devleti’nin Rojava’ya Dönüşü: HTŞ’nin........
© sendika.org
