Devletlerin de Sosyopatı/Psikopatı olabilir mi?
İsrail 1981 yılında Irak'taki bir nükleer tesise saldırmıştı. Bunun üzerine BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) alınan 487 sayılı karar ile İsrail, başka bir ülkenin egemenliğini ihlal ettiği için kınandı, bir daha böyle bir saldırı yapmaması, kendi nükleer enerjisini barışçıl kullanması ve denetime açması istendi. Peki, İsrail bu karara uydu mu? Kendisinin nükleer enerji ile ilgili tesislerini ve çalışmalarını uluslararası denetime açtı mı? Tabii ki hayır!
Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi 1991 yılında kabul ettiği 687 sayılı kararında Ortadoğu'da nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlardan arınmış bölge oluşturulmasına karar vermişti. Ne oldu? Bu karar üzerine Türkiye de dahil birçok ülke kararın uygulanması için girişimlerde bulundu. İran, kararın uygulanmasına razıydı. Kararın uygulanmasıyla ilgili her türlü girişim, İsrail ve ABD duvarına tosladı. Eğer Ortadoğu'da nükleer silah endişesi samimiyse, o derdin devası 687 sayılı kararın uygulanması, yani Ortadoğu'nun nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlardan arındırılmasıdır. Buna İran da dahildir, İsrail de dahildir! Bu meselenin çözümü nükleer silah sahibi İsrail'in İran'a saldırması değildir.
Ortadoğu'nun istikrarı, 1.Dünya Savaşı, bu savaş içerisinde İngiltere ve Fransa'nın imzalayıp İtalya ile Rusya'nın onayladığı Sykes-Picot Antlaşması, 1917'de Osmanlı'nın çekilmesi sonrası Kudüs'ün dolayısıyla Filistin topraklarının İngilizlerin kontrolüne geçmesi ve 1948'de İsrail'in kurulması ile birlikte tamamen bozulmuştur.
İsrail kurulduğu günden bu yana bir devletten öte bir terör örgütü gibi hareket etmiştir / hareket etmektedir. Şüphesiz terör örgütleri hiçbir yasal kuralı tanımadıkları gibi insani teamüllere de saygı göstermezler. Terör örgütlerinin yegâne amacı vardır:Yaptıkları eylemlerle toplumların huzurunu kaçırıp kitleleri korkuya sevk etmek!..İsrail Devleti de 1948'den bu yana başta Filistin olmak üzere Suriye, Lübnan ve Mısır topraklarının bir bölümünü işgal etmiş yine dünyanın birçok yerinde ya bizzat ya da vekil örgütler yahut devletler eliyle kanlı eylemler gerçekleştirmiştir. İsrail Devleti bu süreçte hiçbir uluslararası hukuk kuralını tanımadığı gibi uluslararası kurum, kuruluş hatta uluslarüstü ceza mahkemelerinin vermiş olduğu kararları da hiçe saymaktadır.
İsrail son olarak 6 Ekim 2023'ten bu yana 1/3'ü kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 60.000 Gazzeliyi katletmiş, bu katliamlarına ara vermeden devam ederken de İsrail'e yönelik kullanılacağı nükleer silahlarının varlığı iddiasıyla İran'a saldırmıştır. İran'ın Şah zamanından beri nükleer güç olma hevesi taşıdığı doğrudur. Ancak İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'na taraf olarak bu hevesini dizginlemiştir. Antlaşmayı ihlal edip etmediğini uluslararası düzeyde denetlenmesi için de Batı ile ayrıntılı bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmayı........© Samsun Son Haber
