Denizler için çevre bilinci şart
Denizler, yaşamın kaynağı olan su döngüsünün temel parçalarından biridir. Sadece tuzlu su kütleleri olarak görülmemeli; aynı zamanda milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yapan, iklimin düzenlenmesinde rol oynayan ve insan hayatına sayısız ekolojik, ekonomik ve kültürel katkı sağlayan birer yaşam alanıdır. Ancak ne yazık ki, özellikle son yüzyılda artan insan faaliyetleri nedeniyle deniz ekosistemleri ciddi bir tehdit altındadır. Bu tehdidin temelinde ise insan kaynaklı kirlilik ve bu kirliliğe karşı yetersiz çevre bilinci yatmaktadır.
İnsan Kaynaklı Kirliliğin Boyutları
Denizlerdeki kirliliğin büyük bir kısmı doğrudan insan faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Endüstriyel atıklar, evsel kanalizasyonlar, tarımsal kimyasallar, plastikler ve petrol sızıntıları gibi pek çok unsur, deniz ekosistemine zarar veren başlıca kirlilik kaynaklarıdır.
Plastik Kirliliği
Bugün okyanuslarda 150 milyondan fazla ton plastik atık olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl yaklaşık 8 milyon ton plastik, denizlere karışmaktadır. Bu plastikler sadece görüntü kirliliği yaratmakla kalmaz; deniz canlıları tarafından yutularak ekosisteme zarar verir, besin zincirini bozar ve dolaylı olarak insan sağlığını da tehdit eder.
Kimyasal Atıklar ve Zehirli Maddeler
Fabrikalardan çıkan ağır metaller, deterjanlar ve çeşitli toksik maddeler arıtılmadan denizlere boşaltıldığında, balıklar ve diğer deniz canlıları bu zehirli maddelerle temas eder. Bu durum biyolojik çeşitliliği azaltmakla kalmaz; ekonomik balıkçılığı da ciddi şekilde etkiler.
Tarım ve Gübre Atıkları
Tarım alanlarında kullanılan gübre ve pestisitler, yer altı sularıyla veya nehirler yoluyla denizlere ulaşır. Bu maddeler özellikle kıyı bölgelerinde alg patlamalarına, yani ötrofikasyona neden olur. Bu patlamalar oksijen seviyesini düşürerek su altı yaşamını tehdit........
© Samsun Gazetesi
