Duygu dedektifliği: İlişkilerde şifre kırma sanatı
Bazı erkekler var ki… Onlar için duygular, kasanın içinde saklanan aile yadigârı gibi. Anahtar sende değil, şifreyi de asla söylemiyorlar. O zaman ne oluyor? Kendimizi, kapalı devre çalışan bir güvenlik kamerasının karşısında, “Acaba şu an mutlu mu? Yoksa bana trip mi atıyor? Yoksa sadece uykusuz mu?” diye kod çözmeye çalışırken buluyoruz.
İşte bu noktada kadınlar, istemeden birer duygu dedektifine dönüşüyor. Günlük rutinin arasında akıl yürütme, ipucu toplama, jest-mimik analizi… Sonra bakmışsın, bir ilişkiden çok bir ‘soğuk vaka’ soruşturmasının içindesin.
Oysa ilişki dediğimiz şey, şifre kırma oyunu değil, paylaşım demek. Hislerini saklamak, duygularını filtrelemek, “Belli etmezsem güçlü görünürüm” zannetmek… Bunlar belki iş dünyasında işe yarar ama aşk dünyasında en çok duvar örer. Ve o duvarların ardında ne kadar sevgi, ne kadar kırgınlık ya da ne kadar yalnızlık var bilemeyiz.
Kapalı kutu partnerle yaşamak, insanın kendi özgüvenine de zarar verir. Çünkü sürekli “Acaba ben ne yaptım?” diye düşünürken, olayın bazen seninle hiç ilgisi olmadığını çok sonra fark edersin. Oysa basit bir cümle –“Bugün işte zor bir gündü, kafam yorgun”– hem seni rahatlatır hem de bağınızı güçlendirir.
Belki de en sağlıklı ilişki, birbirinin içini okumaya çalışmak yerine, içini........
© Şalom
