menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nerede o eski bayramlar?

12 0
17.07.2025

2011’de yaptığım bir TEDx konuşmasındaki mutluluk ile ilgili sözlerim belki şimdiye kadar söylediklerim, anlattıklarım arasında en çok ilgi ve hatta kabul gören oldu. ‘Ya Mutluysak da Bilmiyorsak’ başlıklı konuşmayı merak edenler YouTube’da bulabilir. Çok aşırı bir özetleme yaparsam, geçmiş anları o anlar yaşandığında hissettiğimize göre daha olumlu hatırladığımıza ilişkin Kahneman deneylerinden hareketle, bugün tatsız gelenin ileride pek öyle hatırlanmayabileceğine işaret etmiştim. Hatırlandığında yaşandığından daha olumlu hatırlanacaksa madem, şimdiden o ‘an’ın içindekilere baksak, mutlu olmak için geleceği beklemesek de şimdi daha doğru bir değerlendirsek gibi yorumlara açık konuşmada yeterince üzerinde durmadığım kısım aradan geçen zamanın bu deneyime katkısıydı. Örneğin, enginar yemek çocukken bir eziyet, büyüdüğümüzde bir lezzet ise, bu çocukken enginarın lezzetini inkâr etmemizden ziyade enginarın lezzetini anlamak için gereken odaklanmayı büyüdükçe kazanmamıza bağlıydı. Büyümemiş halimizin anlayacağı cinsten bir mutluluk değildi.

Eski/Yeni Türkiye (hatta ABD veya dünya) kavramlarının hayatımızda öne çıktığı bir dönemde geçmişi nasıl algıladığımız, kendi yaşadıklarımızı hatırlayışımızla sınırlı değil. Bize gösterilen kısmına bakarak, çoğunluk o sırada henüz dünyada olmamasına rağmen, eğer o zamanlara ilişkin olumsuzluk arıyorsanız, neler çekmiş olduğumuzu (1970’lerin benzin ve yağ kuyrukları, ya da bugün demode veya çürük gözüken Murat otomobiller) hatırlayabilirsiniz. Aynı olaylara daha başka bir perspektiften baktığınızda ise, kuyruğa girip yağ ya da benzin almaya paranızın yettiğini, kuyrukta tanıştığınız birisiyle o çürük otomobille çıktığınız şehir gezmesini mutluluk duygusuyla hatırlayabilir, fakir ama onurlu bir yaşamdan hasretle söz edebilirsiniz. Elbette, mutluluk bir duygudan öte bir yaşam tatmini, dönüp baktığınızda iyi ki ve keşkelerle yaptığınız bir muhasebe niteliği de taşır. Doğru ya da yanlış hatırlamamız, unutmak ve yok saymak istediğimiz bir geçmiş, hatırlanası güzel anlar ve bütün bu anlarda kimlerle beraber olduğumuza bağlı olarak inşa edilen bir anı birikimine bağlıdır. O nedenle hayatınıza bir tarihçi nesnelliği ile bakmak iddiası taşımadığınızda, mutluluk için bir ölçütünüz de kaybolmuş ya da yok edilmekte olan bir zaman dilimine ait olup olmadığı, daha doğrusu mutluluk veren durumların, insanların ve olayların sürüp sürmediğidir. Şimdilik burada durup, geçtiğimiz ay bayram vesilesiyle Medyascope’tan Işıl Öz’ün sorduklarına verdiğim cevaplara geçiyorum.

Metnin düzenlenmiş şekli için: https://medyascope.tv/2025/06/06/yanki-yazgan-ile-soylesi-hatirlamak-bir-direnis-eylemi-olabilir-mi/

Geçmişin mutlu anlarını daha kolay hatırlıyoruz, o sırada o kadar mutlu hissetmiş olmasak bile. Bu ‘hatırlanan mutluluk’ ya da ‘hatırlama mutluluğu’ her zaman zihnimizin bir fonksiyonel yanlılığı nedeniyle olmayabilir. İçinde olunan yaşam diliminin, çağımızın, bizi ne kadar tatmin ettiği, geleceğe ilişkin hayal kurabilme kapasitemizin ne ölçüde çalıştığı (veya kısıtlandığı) geçmişimize dönüp anılarımızın mutlu yanını arayıp bulmamızı doğurabilir. Özellikle umutsuzluk, karamsarlık duygularının hâkim olduğu bir durumda geçmiş bir sığınak rolünü oynayabilir. ‘Nerede o eski bayramlar’, dediğimizde sıkıcı bayram ziyaretlerini ya da aramızın pek de iyi olmadığı insanlarla iyiymişiz gibi yaptığımız anları özlediğimizi söylemek dürüstçe olmaz. Ama bütün bu negatifliklerine rağmen bize verdiği........

© Şalom