İki komşu: Dündar Kılıç ve Prof. Dr. Şemsi Gök
Genç yaşlarımda bile cadde ve sokaklarda pencere kenarında oturup dışarıya bakan insanları merakla izlerdim. Günceli ne kadar takip ettiklerini bilmezdim. Yine de sadece bir hayal dünyasında olmadıklarını hissederdim. Dönemin adetlerine göre, evliliklerde kadınla erkek arasında hayli yaş farkı olduğundan, vakitli veya vakitsiz hayatı ilk terk-i diyar eden erkeklerdi. Dolayısıyla iç ve dış dünyayı aynı zamanda yaşayan genellikle pencere kenarında oturan, ‘kadın’lardı. Hala faal olsalar da, soluklanma payı pencere yanıydı. Ciddi sağlık sorunları olmadıkça söz konusu insanların tecrübe dışında önemli bir farklılıkları vardı. O da gözlem yeteneğiydi.
↔↔↔
Anneanne babaanne iletişiminde büyüyen küçüklerin çok şanslı olduklarına inanırım. Büyükanneye yapılan her ziyaret çocuklarım için ayrı bir deneyimdi. Büyükanne disiplini elden bırakmadan, küçüklerin piyanonun başına geçip, tuşlardan çıkan akortsuz seslere göz yumar, akide şekeri ikram ederken, “Bir taneden fazlası karın ağrısı yapabilir” demeyi ihmal etmez, her soruya bir yanıt bulurdu. En güzeli de açılan albümlerdi. Sepya resimlerde, aile bireylerinden ziyade, zamanın giyim tarzı, Haliç’te kayık gezintileri, faytonun önünde takım elbise, elinde bastonuyla........
© Şalom
