menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–27

12 0
29.01.2025

“Sessizliğin Ardındaki Fırtına: Deist'in Şaşırtan Karşı Atağı!”

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Gecenin sessizliği, tartışmanın kızıştığı odada yankılanıyor, adeta gerilimin ritmini belirliyordu. Zihinlerin bilediği ve kelimelerin terazide tartıldığı bu an, herkesin nefesini tutarak beklediği bir hesaplaşmaya dönüşmüştü.

İnançlı Kişi’nin bilimsel ve tutkulu argümanları, odadaki atmosferi suya düşen bir taşın yaydığı halkalar gibi dalgalandırıyordu. Karşısında sessizliğini koruyan Deist, zihninde kurguladığı stratejiyi adım adım harekete geçirmeye hazırlanıyordu. Gözlerindeki meydan okuma, fırtına öncesi huzursuzluğu andırıyordu; sükûnetinin ardında, cüretkâr bir gülümseme gizliydi.

Bu tartışma, yalnızca iki fikrin çatışması değil; “akıl”, “bilim” ve “vicdanın” iç içe geçtiği bir arayıştı. Her soru, yeni bir kapıyı aralıyor; her cevap, o kapının ardındaki sırları daha görünür kılıyordu. Bu aşama, yalnızca tartışmacılar için değil, izleyiciler için de derin izler bırakacak bir dönüm noktasıydı.

Deist’in gözleri, sorgulayan bir ruhun ışığını yansıtıyor, sessizliğin ardından gelecek kelimeler için gerilimi yükseltiyordu. Oda bir anlığına zamanın yavaşladığı bir sahneye dönüştü; nefesler tutuldu, herkes Deist’in açacağı yeni ufuklara kilitlendi.

Sonunda, Deist derin bir nefes aldı ve sessizliği bozdu. Sözleri, tartışmanın ince dokusuna yeni bir boyut kattı. Artık sahne onundu; hakikatin şekilleneceği bu büyük çatışma, izleyicilere unutulmaz bir kavrayış sunacaktı.

Bu an, sadece inançların sınanması değil; hakikati sahiplenme arzusunun bir tezahürüydü. Kelimeler ya gerçeklerin ışığında parlayacak ya da belirsizliklerin gölgesinde kaybolacaktı. Ve herkes, bu sorunun cevabını öğrenmeye hazırdı.

Deist: Şimdi sıra bende. Sizin daha önceki yönteminizden ilham aldım; sorular sordum, siz cevaplar verdiniz. Ancak artık kendi argümanlarımı sunma zamanı geldi. Entropi yasasına dayandırdığınız iddialarınızı birkaç temel noktadan ele alarak analiz edeceğim:

Şimdi bu noktaları daha ayrıntılı olarak açıklayarak, sizin yanlış temellendirilmiş argümanlarınızla bizi yönlendirmeye çalıştığınızı göstereceğim. Ardından, evrenin varoluşundan sonra herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan kendi düzenini sürdürebildiğini, bilimsel temellere dayandırarak ortaya koyacağım. Bu süreç, Deist görüşün doğruluğunu ispatlamak için önemli bir adım olacaktır.

Deist, bu sözleri söylerken kendinden emin bir duruş sergiledi. Gözleri, odadaki diğerlerine meydan okuyan bir parıltıyla doluydu. İnançlı Kişi’nin argümanlarını adım adım çürütmeye kararlıydı.

Deist: Birinci noktamdan başlamak istiyorum: Entropi yasası yalnızca “Kapalı Sistemler” için geçerlidir. Ancak bizim incelediğimiz evren, sadece gözlemlenebilir kısımdır. Evrenin tamamını görüp inceleyemediğimiz bir durumda, entropi yasasını tüm evren için geçerli kabul etmek, büyük resmin yalnızca bir parçasına bakarak genelleme yapmaktır. Gözlemleyemediğimiz evrenin geri kalanında, belki de entropi yasası bizim bildiğimizden farklı işliyor ya da hiç geçerli değildir. Böyle bir durumda, gözlemlerimize dayanarak tüm evren için kesin sonuçlar çıkarmak yanıltıcı olmaz mı?

Bu sözler, odada derin bir sessizliğe yol açtı. Tartışmanın daha da yoğunlaşacağı açıktı, çünkü Deist, bilimsel dayanaklarla İnançlı Kişi’nin argümanlarını sorgulamaya başlamıştı.

İnançlı Kişi: Entropi yasası, termodinamiğin ikinci yasası olarak bilinen ve bilimsel çevrelerde evrensel bir ilke olarak kabul edilen temel bir gerçektir. Bu yasa, izole bir sistemin (yani kapalı bir ortamın) toplam entropisinin zamanla artacağını ifade eder ve bu sürecin geri döndürülemez olduğuna dikkat çeker.

Gözlemlenebilir kâinatın dışındaki durumların bu yasayı geçersiz kılabileceği iddiası, bilimsel dayanaklardan yoksundur. Fizik yasalarının kâinatın her yerinde aynı olduğu varsayımı, kozmolojinin temelini oluşturur.[3] Örneğin, bilim insanı Carroll, entropi yasasının evrensel geçerliliği üzerine yaptığı çalışmalarda, bu yasayı gözlemlenebilir kâinatın sınırlarının ötesine taşımıştır. Fiziksel yasaların bir bölgede geçerli olup diğer bir bölgede geçerli olmaması, bilimsel tutarlılık açısından ciddi bir sorun teşkil eder.

Ayrıca, entropi, mikroskobik durumların sayısıyla ilişkilidir.[4] Bilim insanları Pathria ve Beale, istatistiksel mekanik çalışmalarıyla, sistemlerin daha olası mikroskobik durumlara doğru değişim eğiliminde olduğunu ve bu eğilimin entropi artışıyla sonuçlandığını açıkça göstermiştir.[5] Bu gerçek sadece gözlemlenebilir kâinatla sınırlı kalmamakta, kâinatın geneline dair bir çıkarım sunmaktadır.

Kozmolojik açıdan bakıldığında, bilim insanı Liddle, Büyük Patlama'dan bu yana kâinatın entropisinin sürekli olarak arttığını ve bu artışın kâinatın giderek daha düzensiz bir hale geldiğini gösterdiğini ifade eder.

© Risale Haber