Ailede problemlerin sebepleri
Aile toplumun ana direği ve insanlık hayatının temelidir. İslam toplumu için şunu söyleyebiliriz: Eğer aile dinî ve ahlakî temellere riayet edilerek kurulmuş ise o takdirde aile, İslam ümmetinin binasında önemli bir temel taş mesabesindedir ve binayı sağlam tutar. Aksi takdirde aile, problem üreten bir ocak durumuna düşer ve İslam ümmetinin başına bela olur. Bu açıdan denilebilir ki, İslam ahlakı önderliğinde problemlerini çözmüş bir aile, İslam ümmetinin problemlerini de çözmeye muktedirdir. Ama üzülerek söylemek gerekirse, İslam ümmetinin bu halde olmasının asıl sebebi, İslam ahlakından uzaklaşan ve ahlakî problemlerle boğuşan ailelerin gittikçe çoğalmasıdır.
Kur’an-ı Kerim’e dikkatle baktığımız zaman Allah’ın aileyi sevgi, muhabbet, merhamet ve huzur temelleri üzerine kurduğunu görürüz. Allah şöyle buyurmuştur: (وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ) “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duygularını yerleştirmesi de Allah’ın ayetlerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen kimseler için dersler vardır”[1]
Bediüzzaman Said Nursi, İşarâtü’l-İ’câz adlı tefsirinde evlilikteki şefkat ve muhabbeti şöyle izah eder: “Saadetin esaslarından nikâha gelince: Evet insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır. Ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.”[2]
“Kalbine mukabil bir kalbin bulunmasını hissetmek…” Bu gerçekten müthiş bir cümle. Bediüzzaman bu ifadeyle, adeta aile saadetinin formülünü vermiştir. Şunu diyebiliriz: Eğer ailede karşılıklı olarak birbirini seven iki şahsiyet yoksa, karı veya koca, “Bu evde beni seven birisi vardır” diyemiyorsa aile bütünlüğünde büyük bir delik açılmış ve aile saadeti tarumar olmuş demektir.
Diğer taraftan, ayette tefekkür ettiğimiz zaman evliliğin Allah’ın en büyük nimetlerinden biri olduğunu anlarız. Ancak bu büyük nimetin nimet olabilmesi için karı kocanın Kur’an ve Sünnet ahlakına uygun hareket etmeleri ve ahireti unutmamaları gerekir. Ahireti kulak ardı eden ve dünyevileşen bir evlilik hayatı, ne yazık ki nimetten çok başa bela bir afettir. Ailenin temel üyelerinden olan karı kocadan birisi veya her ikisi İslam ahlakından uzaklaştıkça beraberinde ailevi problemler de getirirler. Böyle bir durumda koca evine her zaman üzüntülü girer, kadın da kederli bir şekilde evde onu beklemeye başlar. Daha da acı olanı, bazen her ikisinin de mutluluğu başka yerlerde aramasıdır.
Ailede karı kocayı birbirinden soğutan ve aile içi huzursuzluğu büyüten temel problemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Yalan
Hiç kuşkusuz yalan ciddi bir günah ve kötü bir ahlaktır. O kadar ki, Hz. Peygamber (s) yalanı münafıkların sıfatlarından biri kabul etmiştir. Yalancı insanlar birazcık menfaatleri uğruna büyük zararlara yol açtıkları için her zaman toplum tarafından dışlanmışlardır. Hadis-i........
© Risale Haber
