menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Abdullah b. Abbâs’ın (ra) Muaviye ve Arkadaşlarına Cevabı

11 0
09.07.2025

Muaviye son derece zeki ve siyasi manevraları güçlü bir insandı. Hz. Ali’nin (ra) vefatından sonra rahatlamıştı, çünkü artık tüm Müslümanların hükümdarıydı. Ancak kafasından hiç atamadığı bir endişesi vardı: Bir gün Ehl-i Beytten birisinin ona başkaldırması… Onların içinden de en çok Mekke’de yaşayan Abdullah b. Abbas’tan ve Medine’de yaşayan Hz. Hüseyin’den korkuyordu. Ehl-i Beytin içinde en olgun ve siyasi olarak Muaviye’ye denk olan sadece Abdullah b. Abbas’tı. İbn Abbâs çok âlim ve güzel konuştuğu olduğu için Muaviye’ye karşı cüretli ve ona hakaret etmekten çekinmeyen birisiydi.

Muaviye, Abdullah b. Abbas’ın ikna edilmesi halinde Hz. Hüseyin’in ona karşı harekete geçmeyeceğini hesaplıyordu. Bu yüzden Abdullah b. Abbas’ı kendi tarafına çekmek istiyordu. Bu olmayınca, Abdullah b. Abbas’ın Benî Haşim ailesine sahip çıkmasını ve kendisine düşman değil dost olmalarını istiyordu. Bu amaçla sık sık Abdullah b. Abbas’ı Şam’a davet eder, ona ve yakınlarına hediyeler verirdi. Kendisi de Mekke’ye gittiğinde Abdullah b. Abbas’ı özel olarak ziyaret eder ve ona hediyeler götürürdü.

Bir gün Şam ve Hicaz’taki Kureyşliler Muaviye’nin yanında toplanmışlardı. Abdullah b. Abbâs da onların içindeydi. Bu sıralarda İbn Abbas’tan, Muaviye’yi üzecek sözler ulaşmıştı. Ama Muaviye son derece zeki ve siyasi dengeleri gözeten bir üslupla konuşurdu; Abdullah b. Abbas’a yönelerek söze şöyle başladı:

“Allah baban Abbâs’a ve babam Ebû Süfyân’a rahmet etsin; onlar herkesten çok daha fazla samimi iki dost idiler. Sen de ey İbn Abbas, dirilerin içinde ölüleri, ölülerin içinde de dirileri korudun. Ali b. Ebû Talib seni Basra’ya vali yaptı. Ali ile aranızda tatsız şeyler yaşanınca valilikten istifa edip Mekke’ye yerleştin. Ancak Ali, hazineden aldıklarını senden geri almak istedi. Oysa ben yönetimi ele alınca malları size bıraktım ve çuvallarınızın içinde ne var ne yok diye bakmadım. Hatta ‘Bugün alacak olsam bile, yarın onun bir mislini daha veririm’ dedim ve size kötülük yapmadım. Bilirim ki, kötülüğün başlatılması cömertliğin akıbetine zarar verir. Eğer isteseydim boğazlarınızı sıkar ve yediklerinizi size kustururdum. Bununla beraber sürekli sizden, develeri bile çökertecek nahoş sözler işitiyorum. Bu durum ne........

© Risale Haber