Nazım'ın manevi dünyası!
Nazım Hikmet (Ran) son demlerinde ve dönemlerinde Doğu bloğuna sığınmıştı daha doğrusu sıkışmıştı. Köklerinden kopuk bir vaziyette yaşıyordu. Bu onun geçmişine tamamen sünger ve çizgi çekmesi ya da unutması anlamına gelmiyor. Zamanın çalkantıları onu Marksist bir dünya görüşüne/anlayışına sürüklemiştir. Bu isteyerek mi oldu yoksa olayların sevkiyle mi? Halbuki gençliğinde Mevlana hayranıdır ve ona meftundur.
İnsanlar fıtrat üzerine doğarlar. Fıtrat da İslamiyet’tir. Çocukluk devresi genellikle masumiyet ile örülüdür. Lakin daha sonra karşılaştığı çevreler ve zemin onu başkalaştırır ve bambaşka bir noktaya taşır. İnsan asrının ve çevresinin çocuğudur. Lakin yine de herkes geçmiş masum günlerine hasret duyabilir. İnsanın geçmişinden tamamen kopması kolay değildir belki de imkansızdır. Geçmiş daima geleceğini gölgeler.
Mesela illuminati kızı olarak da anılan Katy Pery bu örneklerden birisidir. Çocukluğunda kilise korusunda ilaheler söylerken zamanla çevresi değişmiş kendisini illüminati çarkları arasında bulmuştur. Daha doğrusu kaybolmuştur. Bu yeni çevresinde masumiyetini de kaybetmiştir. Bu dönüşümü bazen pişmanlıkla dile getirmektedir.........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein