Ortak ruh olan Şahs-ı Manevî üzerine
Bu yazımız inşaallah bir serinin ilk yazısı olarak mukaddeme hükmünde olacaktır.
Şahs-ı manevî kavramı özellikle Risale-i Nur Külliyatı'nda Üstadım Bediüzzaman Said Nursî tarafından sıkça vurgulanan bir kavramdır ve bir topluluğun, cemaatin veya bir grup insanın ortak irade, gaye ve manevi birikimle oluşturduğu kolektif kimliğini tüzel kişiliğini ifade eder.
Bu kavram, insanların tek başlarına yapamayacağı işleri, ortak bir ruh ve şuurla gerçekleştirebilmesinin önemini ortaya koyar.
Bu manayı Üstadım Bediüzzaman hazretleri şöyle ifade ediyor:
“Zaman cemaat zamanıdır.
Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî daha metindir ve tenfiz-i ahkâm-ı şer'iyeye daha ziyade muktedirdir.
Halife-i şahsî, ancak ona istinad ile vezaifi deruhde edebilir.
Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur.”[1]
Şahs-ı manevînin önemi üzerine şu noktalar öne çıkar:
Kolektif Güç ve Birlik: Şahs-ı manevî, insanların bir araya gelerek oluşturduğu manevi bir güçtür.
Tek bir kişinin sınırlı kapasitesine karşılık, bir topluluğun ortak aklı, iradesi ve enerjisi çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu, özellikle iman ve hizmet gibi yüksek idealler için birleşen cemaatlerde daha belirgindir. Çünkü ortak bir........
© Risale Haber
