İman ve İslam Davasında Tebliğ Metodunda Şefkat Eksikliği ve Neticeleri-1
Tebliğ, İslam’ın en temel görevlerinden biridir ve iman edenlerin, Allah’ın emir ve yasaklarını diğer insanlara ulaştırma sorumluluğudur.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’e (asv) hitaben, “Sen ancak bir uyarıcısın”[1]ve “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır”[2] gibi ayetler, tebliğin önemini ve nasıl yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyar. Ancak, tebliğ metodunda şefkat eksikliği, bu kutsal vazifenin etkisini ve tesirini azaltabilir ve hatta çok ters sonuçlar doğurabilir. Çevremizde tüm hizmet hareketleri içinde bu şefkat eksikliğinin neticelerini ayan beyan görmekteyim.
Bu yazıda, tebliğde şefkat eksikliğinin nedenlerini, sonuçlarını ve bu eksikliği gidermek için neler yapılabileceğini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Tebliğde Şefkat Kavramı
Şefkat, İslam’da tebliğin ruhunu oluşturan temel unsurlardan biridir. Hz. Peygamber’in (asv) hayatı, tebliğde şefkatin en güzel misalleriyle doludur. Kur’an, Hz. Peygamber’in ümmetine karşı merhametli ve şefkatli olduğunu vurgular: “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir”[3]
Bu ayet, tebliğde şefkatin, muhataba değer verme, onun duygularını anlama ve ona karşı sevgiyle yaklaşma anlamına geldiğini gösterir. Şefkat, tebliğin yalnızca bir bilgi aktarımı değil, aynı zamanda bir gönül köprüsü kurma süreci olduğunu ortaya koyar. Şefkat insana empati yaptırır. Empati olmadan yapılan tebliğ faaliyetleri bazen muhatap tarafından reddedilmeye ve eleştirilere hatta tebliğin zıddına hareket etmeye de sebep olmaktadır.
Tebliğde Şefkat Eksikliğinin Nedenleri
1. Bireysel Hatalar ve Sabırsızlık: Tebliğ yapan kişi, muhatabın İslam’ı anlama ve uygulama sürecinde gösterdiği tutumlar ve direnç karşısında sabırsız davranabilir. Bu, tebliğcinin kendi nefsine hâkim olamaması veya muhatabın ruh halini yeterince anlamaması sonucu ortaya çıkar. Böyle bir pozisyona düşmemek için dikkat, teenni ve sabırla hareket etmek gerekmektedir.
2. Hikmetten Yoksun Yaklaşım: Kur’an, tebliğin hikmetle yapılmasını emreder. Ancak, bazı tebliğciler, hikmet yerine sert üsluplar veya katı bir dil kullanarak muhatabı korkutabilir ya da uzaklaştırabilir. Bu böyle olmaz, öyle olmaz, bu yapılmaz, bu öyle değil şeklinde üst perdeden yapılan konuşmalarda sık sık karşımıza çıkmaktadır. Özellikle modern toplumda, bireylerin farklı hassasiyetlere sahip olduğu göz ardı edildiğinde sıkça görülür.
3. Yargılayıcı ve Dışlayıcı Tavır: Tebliğde, muhatabın günahları veya eksikleri üzerinden bir üstünlük kurma eğilimi, şefkat eksikliğinin önemli bir sebebidir. Bu tavır, muhatapta kendini değersiz hissetme veya savunma mekanizması geliştirme gibi tepkilere yol açabilir. Bu duruma hiç kapı aralamadan tebliğde bulunan kimse onun eksik ve kusurlarını yüzüne vurmaktan, laf sokmaktan kaçınıp incitici ve kırıcı tutumdan kaçınarak tebliğde bulunmalıdır.
4. Kültürel ve Sosyal Farklılıkların Göz Ardı Edilmesi: Farklı kültürlerden veya sosyal çevrelerden gelen bireylere standart bir........
© Risale Haber
