Bediüzzaman'ın Mirasına Hissedar Olmanın Şartı
“Mâdem Cenâb-ı Hak sizleri, fikrime ihsan ettiği mânâlara hissedar etmiştir; elbette hissiyatıma da hissedar olmak hakkınızdır.”[1]
Risale-i Nur’un yalnız fikrî ve ilmî manalarıyla iktifa etmeyip, onun menbaındaki manevî ve hissî cevelânlara, manalara da intikal edebilmek için bir davetnâme mahiyetindedir.
Üstad Hazretleri burada, mânâlara hissedar olmayı fikrî ve zihnî bir iştirake, hissiyata hissedar olmayı ise ruhî ve kalbî bir yakınlığa remzen işaret etmiştir. Zira Risale-i Nur, yalnız bir ilim kitabı değil, aynı zamanda kalpten kalbe akan bir maneviyat mecmuasıdır. Dolayısıyla bir nur talebesi yalnız aklî delillerle değil, hissî ve kalbî feyizlerle de inkişaf eder. Bu sebeple ne sadece aklî ne de kalbî mebhaslarla yetinmelidir.
Bu hissedarlık, bir şart-ı lâzım olmaktan ziyade, bir lütuf ve bir kemal derecesidir. Fikre iştirak eden bir talebenin, hissiyata da iştirak etmesi, o fikrin menbaına daha yakın olmasını ve o feyizli mananın kalpte de inkişaf etmesini temin eder.
Bu ifade hususî bir vesileyle Altıncı Mektub’un başında zikredilmiş olsa da, taalluk ettiği mânâ ve maksat cihetiyle küllî ve umumî bir kaidedir. Zira Risale-i Nur’un yalnız “mâna” cihetine değil, aynı zamanda “halet-i ruhiyeye”, “te’sir-i........© Risale Haber





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d