menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Şâirle Tatlı Bir Muhavere

18 0
23.09.2025

(HAK’KA YÜRÜMEK Mİ, HÂK’Â YÜRÜMEK Mİ?)

Bizim de 600’e yakın üyesi arasında bulunduğumuz “… Edebiyat Dostları” isimli bir whatsapp grubunda, alanında uzman ve birbirinden değerli pek çok akademisyen, gazeteci, tarihçi, İlâhiyatçı, eğitimci, bürokrat, siyasi kimlik sahibi şahsiyet bir araya getirilmiş. Bunca insan arasında, sanat ve edebiyatın her alanında eserler vermiş maharet sahibi şairler ve yazarlar mevcuttur. Bir kısmı da Fakir gibi kültür, sanat ve edebiyat meraklılarının, bu kelâm ve kalem erbabının sanal ortamdaki iletilerini, yazılarını ve yayınlarını takip ediyor. Doğrusu, her biri alın teriyle hazırlanan ilmî çalışmalardan, göz nûru ve ciddî emeklerin mahsûlü olan bu eserlerden haberdar olmakla, merakımızı celp eden veya ilgimizi çeken eserlerden istifade ediyoruz. İşin keyifli başka bir yönü ise pek çoğu Ülkemizin çeşitli yerlerinde, bir kısmı ise yurt dışında bulunan bunca kıymetli şahsiyetin güncel olaylarla veya müzakere edilen konularla ilgili fikri mahsulatını seviyeli bir müzakere zemininde okuyup istifade edebiliyorum.

Çok velûd bir kalem sahibi olan, yüreği şiir kaynayan ve hislerini duygu dolu ifadelerle kâğıda aktaran imanlı ve Anadolu hanımefendisi bir şair kardeşimiz o gün içine doğan bir beyiti grupta yayınladı. Şair hanımefendi şöyle demişti: “Ben gönlümü yolladım Sultanlar Sultanına / Bir günün şafağında çağıracak yanına.” Beyit hece vezniyle yazılmış, anlamlı ve güzeldi. Ancak beyitte bir kelime yerine oturmadı gibime geldi.

Şaire hanıma şunları yazdım: “. … grupta yayınladığınız ve ağızda şerbet tadı bırakan şiirlerinizi beğenerek okuyoruz. Tebrik ederim. Ancak, bugün yayınladığınız şiirdeki, Sultanlar Sultanı'nın bir gün "yanına" çağıracağı, ifadesinde bir sakillik var. Cenâb-ı Allah için "yanına" tabiri uygun olmaz. Mekândan münezzeh olan Zât-ı Akdes için sanki muayyen bir mekânı varmış da yanına çağırıyor, diye anlaşılabilir.” diyerek “yanına” yerine başka bir kelimenin kullanmasını tavsiye ettim.

Şaire hanım ilgimize teşekkür ettikten sonra “Sizden bir beğeni aldığımda paylaştığım nesne kayda değer olmuş mu diye dönüp bir daha okuyorum.” dedikten sonra, tavsiyemize itiraz edercesine “Hocam birisi vefat ettiğinde ‘Hakk'a yürüdü’ deriz. Bu Mevlâ'mızın yanına gitti demek değil midir?” ve devamla, “Ayrıca, rızasını bulursak “yanında” olacağız diye düşünüyorum. Cennetine girip Cemâlini göreceğiz inşallah. Bu hal “yanında” olmak değil midir?” ve ardından, “Bunların ötesinde, eğer yanılıyorsam ben bu mısrayı değiştirebilirim. Siz de bir iyice araştırın.” sözleriyle zımnen ifadesindeki ısrarını dile getirmiş oldu.

Hanımefendiye “Ne Kur'an'da, ne de okuduğum binlerce hadiste Allah'ın “kulunu yanına alacağı” tabiri olduğunu hatırlamadığımı, ancak bazı naslarda “Allah katında değerli olmak”, “Allah'a yakın olmak” vs. benzeri ifadeler olduğunu söyledikten sonra maksadımızın eleştirmek değil, hakikatin incinmemesi olduğunu belirterek şu izahı yaptık:

“Hak'ka yürümek tâbiri galat-ı meşhurdur; yaygın fakat yanlış kullanılan tabirdir. Çünkü Türkçe’de kullandığımız HAK (ّﻖﺣ) [Ha ve kalın kaf] Arapça bir kelime olup 1. Doğru, gerçek. 2. Allah, Cenâb-ı Hak, Hudâ mânâlarındadır. Yine Lâtin harflerle HAK (ﺣﻚّ) [Ha ve ince kâf] ile yazılan bir başka Arapça kelime Taş, mâden veya tahta üstüne yazı veya bir şekil oyma veya bir şey üstündeki yazı vb. şeyi kazıma mânâsındadır. Bir diğer HÂK (ﻙﺎﺧ) [Kara ha ve ince kâf] ile yazılan Toprak anlamındaki kelime ise Farsça’dan dilimize geçmiştir. Deyimin doğrusu Arapça'daki “Hak'ka yürümek” değil, Farsça'da toprak mânâsındaki "Hâk" (ﻙﺎﺧ) tır. Vefat eden için yanlış kullanılan “Hak’ka........

© Risale Haber