menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arılar yollarını buluyorlar da insanlar nasıl şaşırıyor?

14 5
02.07.2025

Selamün aleyküm arkadaşlar. Ben Ciiikciiik. Ama o Cikcik değil. Hani meşhur olanı. Tanıdığınız. Arkadaşınız. Kankanız. Yani benden önceki. Size evvelki hikâyeleri anlatan. Evet. O Cikcik vardı ya. Hah, o Cikcik ben değilim işte. Ne yazık ki.

"Ona ne oldu?" derseniz haberler kötü. Eski Cikcik serçelerin bahar şarkılarına dayanamadı. Evdekilerin dalgınlığından faydalanıp banyonun kıyık penceresinden firar etti. Yani kaçtı. Arkasında bir mektup bile bırakmadı. Salih Kayra da bunun üzerine çok ağladı. Tabii ben ağladığını görmedim. Çünkü o sırada evde değildim. Bana sonradan anlattılar.

Kuş dükkanında diğer kuşlarla 'cik-cik-cik' sohbet ediyordum. Sonra Salih Kayra'nın babası geldi. "Oğlum çok üzgün. Evde ağlıyor. Çünkü kuşu Cikcik kaçtı. Sen Cikcik'e çok benziyorsun. Seni görse belki oğlumun morali düzelir. Bizimle yaşamak ister misin?" diye sordu. Doğrusu benim de o kuş kalabalığından kafam şişmişti. "Biraz sessizlik iyi gelir!" diye düşündüm. Teklifi kabul ettim. Hooop, Salih Kayraların eve geliverdim. Artık eski Cikcik'in bütün eşyaları benim. Naaabeeer! O da ağaçtan ağaca dolaşsın dursun. Güzel havaların tadını çıkarsın. Yeterince görevini yaptı. Şimdi sıra bende. Kadere imanımız üzerinden düşünürsek arkadaşlar şöyle diyebiliriz: Allah, Salih Kayra'ya kankalık etme görevini eski Cikcik'ten aldı, yeni Cikcik'e (yani bana) verdi. Bu güzel vazife artık benim. Bakalım biz ne maceralar yaşayacağız?

Böyle dedim amma ben biraz utangacım da. O yüzden hemen ötmeye başlamadım. Çekindim. Ortalığı 'cik-cik-cik'lerimle doldurmadım. Evde şuan sessizlik hâkim. O yüzden galiba Salih Kayra eski Cikcik'i özlemeye devam ediyor. Bazen onun geri geleceğini söylüyor. Etrafı biraz dolaştıktan sonra sıkılıp dönecekmiş. Kendisini bırakacağına inanamıyor. Fakat ben de açıklamaya çalıştım:

- Salih Kayracığım, biz muhabbet kuşları pek güzel öteriz ama, doğrusu yuvamızı bulmak konusunda güvercinler kadar iyi değiliz. Evet. Ne yazık ki. Cikcik mutlaka seni özlüyordur. Görmek de istiyordur belki. Lakin yuvasını tekrar bulması kolay değil.

O zaman Salih Kayra da bana şöyle itiraz etti:

- Küçücük arılar bile kovanlarını tâ nerelerden buluyorlarmış. Hatta buldukları çiçeklerin yönünü birbirlerine dansederek gösteriyorlarmış. Onların kafası iğne topu kadar. Siz onlardan daha büyük beyinlere sahipsiniz. Neden bulamayacakmış benim Cikcik'im evini? Bulur işte! Bence bulacaktır yani. Allah'ın yardımıyla neler neler başarılır. Cikcik'ime güveniyorum.

- Amenna Salih Kayracığım. Elbette Allah diledikten sonra olmaz denilen şeyler olur. Onun kudreti herşeye yeter. Zaten herşeye yettiği-yeteceği yarattıklarından belli. Baksana gökyüzünde ne kadar çok yıldız var. Bunlardan bazıları güneşimizden binlerce kat büyük. Ona rağmen emrinden çıkmıyorlar. Ne buyurursa onu yapıyorlar. Buna ben de inanıyorum. Fakat böyle şeyleri büyüklük-küçüklük üzerinden ölçmen de doğru bir kıyaslama şekli sayılmaz. Çünkü güzeller güzeli Allahımız, eğer o yeteneği vermemişse, büyük sandığın şey o vazifede küçüktür denilebilir. Eğer o yeteneği bahşetmişse de küçük sandığın şey aslında büyük sayılabilir. Yani burada fiziksel yapı, boy-pos, kilo-kalıp vs. birşey ifade etmez. Mesela: Allah hayat verdiği zaman tavşan dağdan daha büyük olur.

- Nasıl yani? Tavşan dağdan nasıl büyük olur? Hiç öyle şey var mı?

- Hayat sahibi olmak itibariyle büyük olur. Sözgelimi: Tavşan isterse dağdan........

© Risale Haber