Erzurum Üzerine Tezler (5): Sünni-Şii İnancı ve Kimlik
Erzurum'un tarihini, kimliğini ve toplumsal yapısını anlamak için, İslam'ın iki temel yorumu olan Sünnilik ve Şiiliğin bölgedeki etkisini göz ardı etmek mümkün değildir. 10. yüzyıldan itibaren İran coğrafyasında bu iki inanç yorumu, sadece dini bir ayrım olarak kalmamış, aynı zamanda siyasi, sosyal ve kültürel bölünmüşlüğün de temel belirleyicisi olmuştur. Sünni-Şii ayrışması, bölgede devletlerin şekillenmesinde ve şehirlerin kimlik kazanmasında belirleyici bir rol oynamıştır. Erzurum da bu tarihi dinamiklerin merkezinde yer almış, adeta Sünni kimliğin kalesi haline gelmiştir.
Onuncu yüzyıl, İslam dünyasında Sünni ve Şii kimliklerinin kurumsallaşmaya başladığı bir dönemin başlangıcıdır. Abbasiler döneminde, Sünni hilafeti güç kazanırken, Şii hareketleri bu otoriteye karşı dini ve siyasi muhalefetin simgesi haline gelmiştir. İran coğrafyasında özellikle Büveyhoğulları gibi Şii hanedanlıklar, Sünni Abbasi hilafetini zayıflatmış ve Şiiliği kurumsallaştırmıştır. Ancak bu dönemde Türkler, çoğunlukla Sünni gelenek içinde yer almışlardır.
Selçukluların 11. yüzyılda bölgeye hâkim olması, Erzurum gibi şehirlerin Sünni kimliğini pekiştiren bir dönemi başlatmıştır. Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın 1071 Malazgirt Zaferi ile Doğu Anadolu’da........
© Pusula Gazetesi
