Canavarımızı Kendimiz Yetiştiriyoruz
1990’larda üniversitede öğrenci iken eğitim dersinde hocamız Öğr. Gör. Mücahit Dilekmen ( Şimdi Prof. Dr.) görev yaptığı ilkokulda bir çocuğun yakaladığı tavuk, civciv, kedi, kuş gibi canlıların bir ayağını kırarak salıverdiğini ve köylülerin bu çocuktan çok şikâyet ettiklerini ifade etmişti.
Hocamız o çocuğun kendi ayağının aksak olduğunu köyde herkesin o çocuğa topal diye hitap ettiğini, çocuğun da bu sözlere tepki olarak bu caniliği işlediğini ifade etmişti.
Her toplum kendi canavarını kendisi yetiştirmektedir. Örselenmiş hayata maruz kalan ve birileri tarafından yıpratılan çocuklar ileri yaşlarda başkalarına kötü muamele yaparak geçmişte yaşamış olduklarının benzerini çevrelerine yaşatmaya çalışmaktadırlar. Hapishanelerdeki birçok kişinin geçmişi benzer hikâyelerle doludur.
Epictetus bir insanın ana yurdunun çocukluğu olduğunu söylemiştir. Sevilen ve sayılan çocuklar ileriki yaşlarda benzer eylemlerde bulunmaktadırlar. Çocukların kutsanma ile sevilme, sayılma arasındaki dengelerinin iyi kurulması gerekmektedir.
Çocuklara arkadaşları arasında farklı muamele yapmak, onların dengesini bozmaktadır. Her çocuk akranlarından, çevresinden, aile bireylerinden saygı görmeyi istemektedir. Bu durum onların kişiliklerinin oluşmasına çok büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıcalıklı........
© Pusula Gazetesi
