menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şam-SDG Anlaşması: Uzun, İnce Bir Yol

27 0
17.03.2025

Suriye’nin istikrarlı ve yönetilebilir bir ülke olabilmesi, merkezin çevreye olabildiğince güven telkin etmesine, çevrenin kendini mümkün olduğunca güvende hissetmesine bağlıdır. Bu da Şam’ın gücünü çevreyle paylaşmaya hazır olmasını gerektirir. Kürtlerin bu çerçevede merkezi bir öneme sahip olduğu izahtan varestedir. Şam, Kürtlerle uzlaşmadan Suriye’de bir düzen tesis edemez. Kürtler de Şam ile anlaşmadan huzur bulamaz. Şam-SDG anlaşmasını mümkün kılan da budur.

Şam ile SDG arasında, geçen hafta, önemli bir anlaşma imzalandı. Her iki tarafın tam da ihtiyacı olan bir zamana denk düşen bu anlaşma sekiz maddeden oluşuyor. Anlaşma; etnik, dinî ve mezhebî kimliğinden bağımsız olarak herkesin temel haklarına sahip olacağı bir Suriye vaat ediyor. Suriye’nin kurucu ve ayrılmaz bir parçası olan Kürtleri, kolektif bir özne olarak tanıyor ve haklarının anayasal teminat altına alınacağını belirtiyor. Ülke çapında genel bir ateşkesi hedefliyor. SDG kontrolündeki askerî ve idari yapının merkezi hükümetle bütünleşmesini ve iktisadi kaynakların paylaşımını içeriyor. İç savaş esnasında göç etmek mecburiyetinde kalan Suriyelilerin geri dönüşünü ve eski rejime karşı işbirliğini hükme bağlıyor.

Tabiatıyla, bir anlaşmanın imzalanması onun hemen ve pürüzsüz uygulanacağı anlamına gelmiyor. Uzun, ince bir yol var tarafların önünde. Anlaşmanın ruhuna “yapıcı bir muğlaklık” hâkim; taraflar bu yılın sonuna kadar, her bir madde için kurulacak olan icra komiteleri ile bu muğlaklıkları gidermeyi, gerçek bir birleşmenin metodunu bulmayı ve mekanizmalarını üretmeyi amaçlıyorlar. Yolları üzerinde birçok diken var, anlaşmayı hayata geçirmek kolay olmayacak. Lakin tarafların aralarındaki ihtilaflı konuları müzakere ile çözme yönündeki kararlılıkları ve uluslararası camianın buna verdiği destek, geleceğe daha ümitvar bakmayı sağlıyor.

Ahmed Şara ve Mazlum Abdi’nin aynı masada verdikleri fotoğrafın birçok anlamı var. Evvela, Suriye bugün en fazla, ülke çapında bir çatışmasızlık halini oluşturmaya ve bunu sürekli kılmaya gereksinim duyuyor. İç savaşın yaralarını sarmak ve bütünüyle çökmüş bir devleti ayağa kaldırmak için her şeyden önce sükûnetin sağlanması gerekir. Herhangi bir sebeple silahların patlaması, zaten son derece kırılgan olan mevcut halin de yıkılmasına neden olabilir.

Şam ve SDG’nin tokalaşmasının, bu bağlamda, hayati bir önemi haiz olduğu aşikârdır. Zira hâlihazırda Suriye’deki en büyük iki yerel gücü temsil eden tarafların çatışması, Suriye Savunma Bakanı’nın da ifade etiği gibi “ülkeyi bir kan gölüne çevirir” idi. İç savaşın külleri yeniden tutuşur, Suriye’de istikrar ve düzeni kurmak uzun bir süre için hayal olurdu. Taraflar bunun........

© Perspektif