menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suriye’de Kürtlerin Geleceği ve Roj Peşmergesinin Rolü

11 0
18.01.2025

Roj Peşmergesinin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki iç rekabete artık konu olmaması ve Erbil-Bağdat arasında sorun olmaktan çıkması için Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PYD/SDG arasında anlaşmaya varılması ve Türkiye’nin de kabul edebileceği bir şekilde Suriye Ordusu’na dahil olması gerekiyor. Buna ilişkin muhtelif iddialar ortaya atılsa da şu ana kadar somut bir formül üzerinde uzlaşı sağlanmış değil.

Suriye’de 8 Aralık’ta yaşanan devrim tüm etnik, dinî ve mezhebî bileşenler için yeni bir sayfa anlamına geliyor ancak geçmişten bu yana yaşananlar nedeniyle en fazla Kürtler konuşuluyor. Suriye’de Kürtlerin geleceği, statüsü, üzerlerindeki “terör” gölgesi ve kendi aralarında sağlanamayan birlik hem bölge ülkelerinin hem de küresel güçlerin gündeminde.

Bölgesel aktörler Türkiye ve İran’ın yanı sıra Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Suriye’de Kürtlerin geleceğiyle ilgili konuşuyor, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio da, Fransa Cumhurbaşkanı Macron da.

Dışarıda Suriye’deki Kürtlerin geleceği hararetle konuşulup tartışılırken içeride ise SDG/PYD dışındaki Kürtlerin siyasi ve askerî sürecin neresinde yer alacağı konusu üzerinde duruluyor. Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) nerede duracağı ve ona bağlı olarak kurulan Roj Peşmergesi/Leşkerê Roj’un oynayacağı rol, Suriye’deki dinamikler açısından oldukça belirleyici bir etkiye sahip olacaktır.

Suriye ve Irak’ın Ortak Kaderinin Kürtlere Etkisi


Suriye’nin kaderi her açıdan Irak’a çok benziyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Irak İngilizlere, Suriye ise Fransızlara bırakıldı ve iki ülkeye de Haşimi ailesinden krallar atandı. İki ülke de 63’te Baas’lı subayların darbesine maruz kaldı ve büyük katliamlar yaşandı. Mısır’da Cemal Abdunnasır’ın himaye ettiği Suriye ve Irak Baas’ı 60’lı yıllarda birleşmeyi de tartıştı. Iraklı yöneticiler de Suriye’dekiler de Cemal Abdunnasır’ın etkisinde hareket etti.

Saddam Irak’ta 1979’da resmen devlet başkanı seçilmiş olsa da yönetimin iplerini ele geçirmesi 1968’de başlar ve 1970’te artık devrim konseyinin başı olarak ülkeyi yönetir. Kürtler ile olan çatışmaları sona erdirmek için 11 Mart 1970’teki özerklik anlaşmasını da Molla Mustafa Barzani ile Saddam Hüseyin imzalar. Hafız Esed’in Suriye’de ipleri ele alması da aynı tarihlere denk gelir. Esed 1970’ten itibaren Suriye’nin mutlak hâkimi olmuştur.

Suriye ve Irak’ın ortak kaderi, burada yaşayan Kürtlerin de 1946’ya kadar kültürel, siyasi ve askerî alanda benzer süreçleri yaşamalarını beraberinde getirdi. Irak 1932’de bağımsızlığını kazandığı tarihten günümüze kadar Kürtlerle sorun yaşadı. Büyük aşamalar katedilmiş olsa da bir türlü çözüme kavuşmadı. Suriye’de ise durum biraz farklı oldu. Oradaki Kürtler siyasi yapılarını 1935’lere kadar devam ettirmiş ve daha sonra kültürel çalışmalara yönelmiştir.

Suriye’de Kürt hareketlerinin Irak’takine göre çok zayıf ve silik kaldığını görüyoruz. Bunun nedeni Irak ve Türkiye’deki Kürtlerin etkisinde kalmalarıdır. Örneğin Hafız Esed, Öcalan’ı himaye ederken kendi Kürt’üne göz açtırmamıştır. Hakeza Celal Talabani’ye 1975’te askerî, siyasi, diplomatik ve ekonomik destek sağlayarak KYB’yi kurdururken Suriye’de yüz binlerce Kürt’e kimlik dahi vermemiştir.

Suriye Kürtlerinin Çıkmazı ve Irak Kürtlerine Göre Dezavantajları

Hâlihazırda Suriye’de Kürtler bağlamında yaşanan tartışmalar da, oradaki Kürt yapıların Irak’takine benzer bir statüye kavuşma arzusunda........

© Perspektif