Gelecek Tercihi: Kimlik Siyaseti mi, Demokratik Cumhuriyet mi?
Kimlik siyaseti, toplumları birleştirmekten çok ayırıyor, diyalog alanını daraltıyor, hatta kimi zaman şiddet riskini tetikliyor. Kimlik siyaseti kısa vadede kazandırır, uzun vadede ülkeyi tüketir. Demokratik cumhuriyet ise tüm kimlikleri oldukları şekliyle yaşatır ve ortak geleceği güçlendirir. Geleceğimizi ortak akıl ve eşit yurttaşlık üzerine mi kuracağız, yoksa kimliklerimizin dar sınırlarında mı tükeneceğiz?
- ADNAN BOYNUKARA
- 11 Eylül 2025
Irkçılık, halkları tüketen bir zehirdir…
Anadolu, yüzyıllardır farklı dillerin, inançların ve yaşam biçimlerinin kesiştiği bir coğrafya. Bu çeşitlilik hem kültürel zenginliğin hem de siyasetin en hassas damarlarından biri. Bu nedenle, 1921 Anayasası çoğulculuğa dayalıydı. Ancak sonraki değişiklikler tekçi kimlik anlayışını öne çıkardı ve siyaseti ise uzun yıllar gerilim hattında tuttu. Ortaya çıkan krizin adı, kimlik siyasetiydi ve süreç içinde kimlikler hem yönetimin hem de siyasal söylemin merkezine taşındı. Bugün ise, bu tarihsel mirasın üzerine eklenen ekonomik, teknolojik ve toplumsal dönüşümler, kimlik siyasetinin yarattığı fay hatlarını daha da görünür kılmış durumda. Bu nedenle, bugün yaşadığımız kimlik siyaseti gerilimi, yalnızca güncel aktörlerin ve olayların değil, yaklaşık bir asırdır biriken bu tarihsel mirasın devamı.
Ulus Kimlik Meselesi
Ulus kimliği ve ulus inşası, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl kapitalist dünya düzeni inşasının siyasal formülleriydi. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan elde kalan son toprağı bu formülle elde tutmayı ifade ediyordu. Kendi içinde yaşadığı inkâr politikaları dahil, ulusal bütünlük adına yapılan tüm uygulamalar, son tahlilde yaşanan trajik parçalanmayı durdurmaya, yeni bir kopuşa izin vermemeye ve özellikle hasım devletlerin bölgesel politikalarını engellemeye yönelikti. Bu, uygulanan şiddetin ve baskıların meşruluğunu değil, sorunun trajik derinliğini, tarihsel korku ve endişeyi ifade eder. Çünkü dönemin siyasal perspektifinin sonucu olarak ortaya çıkan her farklı ses, ifade edilen endişeleri artırıyordu.
Talepler ile endişeleri yönetememenin ortaya çıkardığı sonucu hepimiz çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla hem endişeleri değerlendirirken hem de talepleri dillendirirken bu denklemi iyi kurgulamak lazım. Çünkü kimlik siyaseti, ilk bakışta bir aidiyet duygusu verir ve birey, kendini büyük bir bütünün parçası olarak hisseder. Ancak aynı zamanda görünmez bir sınır çizer. “Biz”in içinde olanlar ve “onlar” diye ayrılanlar. Bu durumda siyaset, ortak sorunlara çözüm üretme zemini olmaktan çıkıp, kimliklerin rekabet alanına dönüşür. Bahsettiğimiz durumun sonucu ise kazananın olmadığı, sadece uçurumların oluştuğu ve derinleştiği bir tablo. Bu tabloyu daha net görebilmek için, kimlik siyasetinin hangi yapısal sorunları doğurduğunu somut biçimde ele almak gerekir.
Etnik köken, mezhep, inanç, yaşam tarzı veya ideolojik aidiyetler üzerinden şekillenen bu siyaset tarzı, ilk bakışta güçlü bir toplumsal mobilizasyon aracı gibi de görünebilir. Ancak tarih ve güncel deneyimler gösteriyor ki, kimlik siyaseti toplumları birleştirmekten çok ayırıyor, diyalog alanını daraltıyor, hatta kimi zaman şiddet riskini tetikliyor. Bugün Türkiye’de siyaset, çoğu zaman bu ayrışmanın çekim alanında cereyan ediyor. Seçim meydanlarında, ekran tartışmalarında, hatta sosyal medyadaki en hararetli başlıklarda kimlikler üzerinden yürütülen bir hesaplaşma var. Oysa bu hesaplaşma ne geçmişin yüklerini hafifletiyor ne de geleceğin sorunlarını çözüyor. Peki, Türkiye’nin önünde hangi yol var? Kimlik eksenli bu dar politik hattı mı sürdüreceğiz, yoksa demokratik cumhuriyetin geniş ufkuna mı yöneleceğiz?
Kimlik Siyasetinin Açmazları
Aslında yukarıda sorduğumuz sorular ve ortaya çıkan kısır döngüyü kırmak, yalnızca kimliklerin değil, ortak yurttaşlığın siyasetin merkezine yerleşmesini gerektiriyor. Kimlik siyasetinin cazibesi, siyaseti kolaylaştıran bir araç gibi görünmesinden geliyor. Ancak bu kolaylık, beraberinde ağır bedelleri de getiriyor. Bu bedelleri daha iyi anlamak için, kimlik temelli siyasetin oluşturduğu açmazlara bakmak gerekir.
Kimlik siyaseti, kolay bir siyaset biçimi olarak, kısa vadede seçmen desteğini artırabilir. Ancak bu desteğin........
© Perspektif
