Siyasi meşruiyet ve matematik
Türkiye’de insanların matematikle problemi var, “matematiği hiç sevmem” ifadesini bir övünme ifadesi olarak bile kullananlara rastlıyorum, bir toplumun matematik mantığıyla sorunlu olmasının akıl yürütme süreçlerinde nerelere uzanabileceğinin bir örneğini sunmak istiyorum bugün; geçerken (en passant, bir satranç deyimi) şunu da belirteyim, matematik demek illaki de ikinci dereceden diferansiyel denklem çözmek demek değil, o sağlam mantığı düşünce süreçlerine aktarabilmek.
Ahmet Hakan 7 Temmuz Pazartesi günü Hürriyet gazetesindeki köşesinde “siyasi meşruiyet” temalı bir yazı yayınladı, yazılarımda Ahmet Hakan’ın yazılarına gönderme yapmak gibi bir niyetim yok ama Ahmet Hakan bu yazısında çok büyük bir yanlışı o kadar net ve benimseyerek, içselleştirerek yazmış ki ben de değinmeden edemiyorum, Ahmet Hakan için değil ama yukarıda bahsettiğim matematik mantık yoksulluğunu göstermek için.
Ahmet Hakan’ın 7 Temmuz Pazartesi yazısı (tema Erdoğan’ın siyasi meşruiyeti): “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi macerasının özeti şudur: İktidarın tek dayanak noktası olarak sandığı görmek. Erdoğan’ın siyasi meşruiyetinin yegâne kaynağıdır sandık.”
Matematik mantıktan yoksunsanız siyasi değerlendirmeleriniz de maalesef ancak o düzeyde olabiliyor, şekilde görüldüğü gibi.
Gözlemim şu: “Matematik ile sorunlu iseniz, bir siyasi değerlendirmede “gerekli........
© P24
