Türkiye’de aydınlara yönelik cinayetlerin ilki 1948 yılında yazar Sabahattin Ali’nin hunharca öldürülmesiyle başladı. Bu cinayetin faili olarak askerlikten atılma Ali Ertekin adlı bir şahıs tutuklandı. Katilin cinayeti neden işlediği bir türlü ortaya çıkarılmadı. Katil 1950 yılında Menderes hükümetinin affıyla serbest bırakıldı. Cinayet uzun yıllar konuşuldu. Araştırmalar yapıldı, kitaplar yazıldı ama asıl sebep bir türlü ortaya çıkarılmadı. Sebep ne olursa olsun bu cinayet, ülkemizde özellikle soğuk savaş döneminde aydın, sanatçı ve bilim adamları üzerinde bir baskı oluşturdu. Aydınların çoğu o dönem ya ülkeyi terk ettiler ya da baskı ve korku ile kuşatılarak sindirilmeye çalışıldılar.

1970’li yıllarda Türkiye’de eşitlik, özgürlük talepli, anti emperyalist devrimci mücadeleyle birlikte küresel karanlık güçler ülkemizde kaos ortamına da zemin hazırlamak üzere yerel işbirlikçi odaklara yeni görevler verdi. Ama belliydi, Cumhuriyet değerleriyle yetişmiş, halkı aydınlatan, kendi alanında öne çıkmış, bilim adamı, sanat, edebiyat ve kültür insanlarına yönelik baskı ve yıldırma politikaları başladı. Bu yıllarda aydın ve entelektüeller, yapıtları ve eylemleriyle demokratikleşme mücadelesi veren işçi, köylü ve ezilenlerin yanında yer almışlar ve mücadeleye ideolojik, felsefi ve sanat edebiyat cephesinden katkı sunmaya başlamışlardır.

Bu bağlamda aydınlara yönelik gözaltı, işkence, mahpusluk cezaları ve son olarak da cinayetler başladı. Yanı sıra öğrenciler ve sendikacılar, pusuya düşürülerek veya açıktan faşist kurşunlarla öldürüldüler, 1980 yılına doğru bu cinayetler ayyuka çıkmış, Ankara Bahçelievler’de TİP üyesi 7 öğrenci evlerinde, aynı yıllarda İstanbul Üniversitesi önünde 6 öğrenci karanlık faşist güçlerce acımasızca öldürülmüşlerdir. Aynı........

© OdaTV