Orta Doğu ve Gazze'de kim kazandı kim kaybetti
Gazze’de Trump’ın Barış Planı uygulamada. Bu satırlar yazıldığı sırada planın birinci bölümü yürürlüğe girmişti. Böylece son 25 yılda siyasal İslamcılığın etkili olduğu Orta Doğu’da bir dönem kapanıyor. Önümüzdeki yıllarda Arap ve İslam dünyası terörden daha uzak, daha huzurlu bir ortama girme şansını yakalamış durumda. Umarım bu fırsat kaçırılmaz. Bu yazımda planın olası sonuçlarına ve bölgedeki yeni görünüme değineceğim. Ancak öncelikle basit bir soru var: Kim kazançlı çıktı?
Gelinen noktada Hamas destekçileri arasında bunu bir zafer olarak nitelendirenler var. Bazıları da ortada hiç kimse için bir zafer olmasa da iki yıllık gelişmelerin sonucunda İsrail’in dünyada oldukça itibar yitirdiğini bunun da Arapların ve Siyasal İslamcılığın lehine olacağını savundular ve bunu alkışladılar. Ülkemizde nispeten yaygın olan bu savları değerlendirmek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Bu tür yorumları yapanların ideolojik tutumlarını eleştirecek değilim, belli ki yetiştikleri çevre ve kültürden kaynaklanan takıntılardan kendilerini kurtaramamışlar. Bu nedenle en belirgin ve temel olguları görmek istemiyorlar, kendi arzularını gerçeğin yerine koyuyorlar. Oysa, şurası çok açık ki tüm bu olup bitenlerden kimin kazançlı çıktığını anlamak için yapılması gereken ilk ve en basit iş iki yıl öncesiyle bugünü karşılaştırmaktır. Hangi noktadan kalkılıp nereye varıldı?
GAZZE VE ORTA DOĞU’DA 2 YIL ÖNCEKİ DURUM
İlk soru: 7 Ekim 2023’de Gazze’de ve Ortadoğu’da durum nasıldı ? Gazze’yi 2007’den beri Hamas yönetiyordu. Bölgede o tarihten beri seçim yapılmamıştı. Hamas tek söz sahibi kurumdu. İsrail, bölgeye silah girmesini engellemek gerekçesiyle bir abluka uygulamaktaydı. Ama binlerce Gazzeli İsrail’e özel izinle gidip çalışabilmekteydi. Ağır ve bölgede tedavisi olmayan hastalar İsrail’deki hastanelere sevk edilebiliyordu. Gazze’ye zengin petrol şeyhliklerinden yardım yapılıyordu. Birleşmiş Milletler’e bağlı insani yardım kuruluşları faaldi. Bu kuruluşlarda Hamas’ın uygun gördüğü yerel elemanlar çalışmaktaydı. Gazzeli gençler burslu olarak Batı’da, İsrail’de ya da Arap ülkelerinde eğitim görebiliyorlardı.
Ortadoğu’da 2023 yılında İran’ın büyük ağırlığı hissediliyordu. Gazze’yi yöneten Hamas İran’la çok yakın ilişkiler içindeydi. Lübnan’da en etkili siyasal güç olan kalabalık Şiilerin Anayasal temsilcisi İran uzantısı Hizbullah’tı. Hizbullah aynı zamanda çok güçlü bir orduya sahipti, üsleri, füzeleri, sığınakları bulunuyordu.
Suriye’deki Esat rejimi İran’ın en yakın müttefikiydi. Ülkede binlerce İran Devrim Muhafızı, İran kontrolündeki Hizbullah askerleri, Irak Haşdi Şabi güçleri, Afgan Şii milisleri vardı.
Irak zaten Şii yönetimindeydi ve açıkça İran yanlısı olan siyasi ve askeri güçler ağırlıktaydı. Yemen’de Husiler İran’ın en sağlam müttefikleri olarak önemli bir stratejik noktayı kontrol ediyorlardı. Yemen’in resmi güçleri ve Suudiler onlarla başa çıkamamışlardı.
İran hızla silahlanıyordu, yoğun nükleer faaliyet içindeydi ve yaptırımlar askıya alınmıştı. Avrupa ülkeleri İran’la bir çatışma istemiyorlardı.
Özetle böyle bir ortamdaki Ortadoğu’da Gazze’yi elinde bulunduran Hamas kendisini oldukça güçlü hissedebilirdi. Filistin’in Batı Şeria yöresini kontrol ettiği varsayılan Filistin Kurtuluş Örgütü oldukça zayıflamıştı, etkin değildi, bir süre sonra Hamas’ın orayı da ele geçireceği ve Filistin hareketinin sadece siyasal İslamcılar tarafından temsil edileceği düşünülüyordu. Kısacası zaman Hamas lehine işliyordu ve bekleseydi çok kazançlı çıkabilirdi. Ama öyle olmadı.
BİLİNMEYEN SENARYO
İşte bu hâl ve koşullar altında Gazze’den çıkan yüzlerce Hamas militanının 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırısı nasıl yorumlanmalıydı? Gazzeli İslamcılar ve dünyadaki destekçileri her yerde zafer naraları atıyorlardı. Öldürülen, tecavüz edilen İsrail vatandaşlarının fotolarını neşeyle sallıyorlardı. Peki ama bu cihatçılardaki bu başarı duygusu, bu boş gurur ne ölçüde gerçekti ve ne kadar sürecekti? Ve bu terör eylemi nasıl sonuçlara yol açacaktı?
Konuyla ilgili ilk yazılarımdan itibaren şu soruyu sordum: Hamas’ın Genel Merkezi Katar’da bulunduğuna göre nasıl oluyor da ABD’nin en yakın müttefiki Katar örgütün ABD’nin neredeyse bir parçası olan İsrail’e bu saldırıyı yapmasına izin veriyordu? Kaldı ki Hamas’ın merkezi, ABD Ortadoğu Güçleri Centcom karargahının sadece birkaç kilometre uzağındaydı.
Bir başka sorum daha vardı: Nasıl oluyordu da ABD’nin sıkı müttefiki ve NATO üyesi Türkiye Washington’un Ortadoğu temsilcisi sayılan İsrail’e bu kadar kanlı bir saldırı düzenlemiş olan........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d