menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekonomi silah oldu: Türkiye neden kaybedecek

11 2
13.07.2025

Dünyada neoliberal küreselcilik döneminin kapandığı çoktandır ilan edilmişti. Şimdi ise son gelişmeler sonucu yeni bir evreye girildiği söyleniyor ve buna jeo-ekonomik dönem deniliyor. Batı medyasında son haftalarda çıkan bir dizi yoruma göre jeo-ekonomi artık jeopolitiğin yerini alıyor ve devletler ekonomik ve teknolojik güçlerini dünya hegemonyası için kullanıyorlar. Peki, bu dönemin özellikleri nedir ve Türkiye bu döneme ne kadar hazır?

Trump’ın Ocak ayında Beyaz Saray'a dönüşünden beri jeo-ekonomi kelimesi konferanslarda ve medyada zaten sıkça yer almaya başlamıştı. İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times Mayıs ayında "Yeni jeo-ekonomi çağına hoş geldiniz" diye yazmıştı. Bu stratejinin uygulayıcıları olarak en başta adı geçen devletler ise tabii ABD ve Çin.

EKONOMİK GÜÇ HEGEMONYA İÇİN KULLANILACAK

Ekonomik gücü hegemonya için kullanmak denilince ilk akla gelen konu Trump’ın meşhur gümrük tarifeleri. Sadece geçen haftaki gelişmelerden örnek verelim. ABD Başkanı gümrük vergilerini o kadar açık şekilde politik amaçlarla kullanıyor ki Brezilya için yüzde 50 oranını dile getirince herkes Trump’ın bu ülkede açıkça muhalefete olan desteğinden söz ediyor. Brezilya’nın eski başkanı Bolsonaro’nun yargılandığı mahkeme hakkında konuşan Trump şimdiki başkan Lula’ya olan antipatisini saklamıyor. Aynı şekilde Irak, Libya, Cezayir gibi petrol ihracatçısı ülkelere ABD tarafından getirilen 0 vergi de Beyaz Saray’ın enerji sektörü üzerindeki kontrol çabasının bir ifadesi.

Neoliberal küreselcilikten dönüş elbette büyük değişikliklere neden olacaktı. Bu değişimi Odatv’de “ABD, 40 yıl önce attığı balık ağlarını şimdi toplamaya başladı” şeklinde özetlemiştim. 80’ler sonrası gelişmeler birbiriyle çok yakından bağlantılı ekonomilerden oluşan devasa bir küresel ekonomi ortaya çıkardı. İşte o karşılıklı bağımlılık durumu olmasaydı bugün ABD’nin yaptırımları, cezaları ve gümrük vergilerini kullanarak yaptığı baskı zaten etkili olmazdı. Kısacası neoliberal dönemde atılan ağlara yakalanan balıklar şimdi ABD’nin jeo-ekonomik kurbanları olacaklar.

Küreselleşme ve ardından hiper-küreselleşme dönemleri büyük ölçüde ekonomilerin birbirini tamamlamasına dayanıyordu. Bu dönemin dünyadaki genel yoksulluğun ve ulusal ekonomiler arasındaki eşitsizliklerin bir şekilde azalmasına yol açtığı bir gerçekti. Öte yandan bazı ekonomilerin kendi içindeki eşitsizliklerin artmasına neden olduğu da doğruydu. Ucuz emeğin bulunduğu ülkelerde şehre gelen köylülere küreselcilik sayesinde iş ve aş vermek mümkün oldu. Yüzeysel bir kalkınma algısı yaşandı ancak ekonominin ipleri de güçlü bir şekilde dünya kapitalizminin merkezlerine bağlandı.

Özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerdeki çalışan sınıflar fabrikaların ucuz emek ülkelerine taşınmasından çok zararlı çıktılar. Küreselleşme hemen tüm ülkelerde gelir dağılımı sorunları doğurdu. Ancak küreselleşmenin asıl önemli sonucu ancak şimdi ortaya çıkıyor. ABD ve diğer güçlü kapitalist ülkeler artık ekonomiyi politik hedefleri için kullanabilecek olanaklara erişmiş oldular. Çünkü ekonomiler bu şekilde küreselleşip kapitalist merkezlerin kontrolüne girmeseydi bugün adına jeo-ekonomi dediğimiz sistem ortaya çıkamazdı.

EKONOMİK İLİŞKİLER ARTIK ASKERİ ÇATIŞMA MANTIĞIYLA ELE ALINIYOR

Bu kavramın mucidi sayılan Edward Luttwak jeo-ekonomik dönemde uluslararası ekonomik ilişkilerin adeta askeri bir çatışma mantığı izlediğini şu şekilde özetliyor:

-Devletler gümrük vergileri........

© OdaTV