Bunu George Orwell bile hayal edemezdi... 1984'ten 2025'e: 'Big Tech' herkesi gözetliyor
İçinde yaşadığımız çağ bilim insanları tarafından artık “bağımlılık çağı” olarak adlandırılıyor. İnsanların önemli bir bölümü bir maddeye ya da tekrarlanan bir eyleme bir ölçüde bağımlı ve bu bağımlılık birçoklarında psikolojik sorun sayılabilecek düzeyde. Sadece esrar, kokain, eroin, ketamin, metamfetamin, fentanil gibi uyarıcı ya da uyuşturucu maddeler değil söz konusu olan. Değişik bağımlılık türleri o kadar yaygın ki saymakla bitmez: Kumar, spor bahisleri, internet, Smart Phone, video oyunları, alkol, tütün, hazır ya da bol kalorili yiyecek ve içecekler, seks ve porno bağımlılıkları ilk akla gelenler.
“LİMBİK” KAPİTALİZM
Ekonomi tarihçisi David Courtwright, « The Age of Addiction » (Bağımlılık Çağı) adlı kitabında kapitalizmin artık “limbik kapitalizm” haline dönüştüğünü söylüyor. Limbik sözüyle beynin zevk ve korku gibi duyguları yöneten sistemi ve yapısı kast ediliyor. Courtwright’a göre, "limbik kapitalizm, teknolojik olarak gelişmiş ancak sosyal açıdan geriletici bir ekonomik sistemi ifade eder; bu sistemde, küresel endüstriler, genellikle hükümetlerin ve suç örgütlerinin işbirliğiyle, aşırı tüketimi ve bağımlılığı teşvik ediyorlar."
Bilim insanları günümüzde kapitalizmin beynin limbik merkezini bozduğunu, beyindeki zevk ve ödül sistemini ilgilendiren dopamin molekülünde dengesizlik yarattığını vurguluyorlar. Bu dengesizlik, uyuşturucuya, alkole, kumara veya sosyal medyaya bağımlılığa yol açabilir, çünkü yüksek dopamin seviyelerine alışmış beyin, normal zevklere karşı daha az duyarlı hale gelebilir ve bu zirveleri tetikleyen maddeyi veya aktiviteyi arayabilir.
Gittikçe artan dopamin ihtiyacı onun çok salgılanmasını sağlayan maddelere ya da eylemlere her seferinde daha fazla başvurulmasını getirmektedir. Sonunda kontrol kaybedilir, bağımlılık oluşur. Uyarıcı yokluğunda ise sıkıntı doğar. Madde veya aktivite olmadığında, dopamin seviyeleri düşer ve stres, kaygı ve depresyon gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkar, bu da kişinin kendini iyi hissetmesi için tekrar başlama ve her seferinde dozu arttırma ihtiyacını güçlendirir. Bu kısır döngü işte asıl tehlikedir; sonunda aşırı dozdan ölüme kadar götürür ya da maddi, sosyal sorunları ve ağır hastalıkları tetikler.
Courtwright, ekonomistlerin dayanıklı malları ve dayanıksız malları birbirinden ayırdığını limbik kapitalizmin esas olarak dayanıksız mallarla ilgili olduğunu söylüyor: “Bir sigara içersiniz ve o sigara yok olur. Las Vegas'a gidersiniz ve 10.000 dolar harcarsınız. Limbik kapitalizm, devlet destekli olsunlar ya da olmasınlar, yasal ya da yasadışı şirketlerin, beyinde hızlı bir ödül etkisi yaratan mal ve hizmetleri sağlamalarına dayanır. Ve bu hissi tatmin edici ürünler, beynimizin çok temel bir bölümü olan ve zevk, motivasyon ve uzun süreli hafızayı yöneten limbik sistemimiz üzerinde ve onun aracılığıyla çalışır.”
TEKNOLOJİ VE KÜRESELLEŞMEYLE OLUŞAN BAĞIMLILIK KAPİTALİZMİ
Kimileri bu tür bağımlılıklar için “bunlar yeni değil” diyecekler. Doğrudur. Örneğin kumar alışkanlığı kuşkusuz eskiden beri vardı ancak 1990’lardan itibaren ortaya çıkan teknolojik yenilikler ve küreselleşme kumarı hem daha basit, oldukça ilgi çekici ve sosyal bakımdan kabul edilebilir hale getirdi, hem de milyarlarca insana yaydı. Günümüzde bahis sektörü karanlık kahve köşelerinde barbut oynayıp zar atmaya benzemiyor. Kumarhaneler de parlak, göz boyayıcı mekanlar. Kumar, günlük yaşamın her noktasına ulaşan, sosyal medyada influencer olarak parlatılan kişilerce yayılan ve tıpkı uyuşturucular gibi pop müzik ve ünlüler sistemi yoluyla sürekli akılda tutulan bir para tuzağı artık.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler de elbette eskiden beri bilinir. Örneğin İngiliz sömürgeciliğinin Çin’in afyon kullanımını yasaklamak istemesine karşı 1839 ve 1856 yıllarında iki savaş başlatması tarihin önemli dönüm noktalarından biridir. Uyuşturucu o yıllarda jeopolitik ve ticari bir konu olarak ortaya çıkmış ve hep o çerçevede devam etmiştir. O dönemden itibaren küresel bir yayılma ve teknolojik gelişme gösteren kapitalizmle paralel olarak uyuşturucu ve uyarıcı çeşitleri de ve kullanıcı sayısı da dev bir ilerleme içindedir.
Yeri gelmişken değineyim, şimdi ABD eroinin yerini alan fentanil adlı maddenin yayılmasında Çin’i suçluyor ama Purdue Pharma gibi ABD’li ilaç şirketlerinin 90’lardan itibaren yüz binlerce insanın ölümüne neden olan opioid (afyon benzeri)........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d