ABD’nin yeni egemen sınıfı kendisine bir düşünür seçti
Geçtiğimiz günlerde Batı medyasında ilginç bir haber yayınlandı. Başta PayPal’ın kurucusu Peter Thiel olmak üzere Silicon Valley’deki birçok milyarderin Fransız düşünür ve antropolog René Girard’ın (1923-2015) görüşlerine bağlı oldukları anlatılıyordu. Hatta ABD Başkan Yardımcısı Vance kendine özgü muhafazakar bir vizyonu olan Fransız düşünürün etkisiyle Protestanlıktan Katolikliğe geçmiş.
Amerikalı milyarderlerin hepsinin Trump gibi olduklarını sananlar için bu haber şaşırtıcı olabilir. Oysa gerçek öyle değil. Trump bir istisna. Örneğin Palantir Technologies’in sahibi Thiel üniversitede Girard’ın öğrencisi olmuş biri. Amerikalı iş insanları arasında felsefeye ve sosyal bilimlere düşkün olan çok sayıda isim var. Ve kimi ülkelerdeki zenginler gibi iş dışındaki uğraşları futbol ve gece hayatından ibaret değil.
René Girard günümüzde iyice güçlenen yeni muhafazakar akım tarafından benimseniyor. Daha çok da Amerika’da. Fransız düşünür tüm akademik kariyerini doktora yapmak için gittiği ABD’de yapmış. Amerikan akademik çevrelerinde çok iyi tanınan Girard 2005’te Académie Française’e seçilmesine rağmen herhangi bir entelektüel mahalleye dahil olmadığından kendi ülkesinde genel bir sessizlikle karşılanmış.
Girard’ın antropolojiden tarihe, sosyolojiden felsefeye kadar çok önemli katkıları var. Peki, Girard’ı bu kadar önemli kılan nedir? Bu konuyu 3 başlık altında toplayabiliriz:
1. İnsanın sosyalleşmesinde taklit ve imrenmenin önemi ve bundan doğan riskler.
2. İnsan toplumunda şiddet, günah keçisi arayışı ve Yahudi-Hristiyan geleneğinin insanlığa yaptığı katkı.
3. Karşı karşıya olduğumuz kıyamet tehdidi.
SOSYALLEŞME VE TAKLİT
Girard, bir edebiyat uzmanı olarak başladığı araştırmacılık yaşamında “arzunun” aslında taklit ve imrenmeden kaynaklandığını keşfetti. Madam Bovary’deki Emma aslında belli bir yaşam biçimini arzulamaktan çok okuduğu aşk romanlarındaki kahramanlara özeniyordu. Kırmızı ve Siyah’taki Julien Sorel Napolyon’a imreniyordu. Örneğin Don Kişot ise kendisini bir şövalye olarak hayal ediyordu.
Girard’a göre insan bir arzu duyduğunda aslında o arzunun nesnesi olan şeye ya da kişiye değil ona ve benzerlerine sahip olanlara imrenmektedir. Arzu edilen nesne iyi, güzel ya da arzu edilebilir olduğundan değil onu elinde bulundurana özenildiği için arzu edilmektedir. Bu şekilde bir üçlü ortaya çıkar: İmrenen ve taklit eden, imrenilen ve taklit edilen ve onun sahip olduğu arzu nesnesi. Burada imrenilen ve taklit edilenin mutlaka somut bir şahıs olması şart değildir. Soyut bir figür ya da tanınmış bir kişilik de olabilir. Zengin bir iş insanı, kahraman bir asker gibi herhangi bir rol modeli de olabilir.
Çocukların büyükleri taklit ederek sosyalleşmesi sürecindeki taklit aslında tüm insan ömrüne yayılmıştır ve bu toplumların oluşumunda belirleyicidir. İmrenme ve taklit insan davranışlarında büyük bir yer tuttuğundan René Girard’ın katkıları sosyoloji ve psikolojide bir çığır açmıştır. Gerçi taklidin önemi Aristoteles zamanından beri iyi bilinir, Yunanlı filozof “Poetika” adlı eserinde “insan en taklitçi hayvandır” demiştir. Günümüz tüketim toplumunda da insanlar için birçok lüks ürünün kendisinden çok o ürüne sahip olabilmenin verdiği konum önemlidir.
Çok şematik gibi görünmesine rağmen Girard'ın arzu üzerine düşüncesi karmaşıktır. Tabii burada bu teoriyi ancak genel hatlarıyla yansıtabiliyorum. Hatırlamamız gereken şey, Türkçede bazen “mimetizm” denilen taklitçiliğin önceden var olan iştahları, dürtüleri ve ihtiyaçları şiddetlendirdiği ve arzu ve taklide ek olarak özellikle insani karakterin yaratıcı enerjisini ortaya koyduğudur. Bu taklit eğilimi kişilerin ve toplumların gelişimi için bir önemli bir dürtü olduğu gibi aynı zamanda çok da tehlikelidir. Kıskançlık haline dönüşen taklit Girard’a göre kişisel ve toplumsal çatışmaların önemli bir kaynağıdır.
ŞİDDET VE GÜNAH KEÇİSİ
Bu noktada Girard’ın teorisindeki ikinci aşamaya ulaşıyoruz. Taklit eden, taklit edilen ve arzu nesnesinin oluşturdukları üçgende taklitçi olan taraf belli bir noktada taklit ettiği kişiyi........
© OdaTV
