menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihin ilk 'yürümesi': Mete Han’dan Lü Zhi'ye giden mektup

17 4
10.05.2025

2.200 yıl öncesinden tarihsel magazin: Hun İmparatoruyla Çin İmparatoriçesinin flörtü. Mete Han’ın Çin İmparatoriçesine “yürüdüğü” “skandal” mektup. İmparatoriçenin cevabı. En eski çağlarda Türk-Çin ilişkileri…

Erkan Hacıfazlıoğlu’nun, “Uygur Türk İmparatorluğu” kitabı yeni çıktı (Altınordu Yayınları). Bunu okumakla tüm Uygur tarihinin kabasını almış oldum. Uygur medeniyeti hakkında birçok yeni şey öğrenmenin yanı sıra Uygur - Çin ilişkilerine de adamakıllı girdim.

TÜRKLER UYGARLIK İÇİN DAHA NE YAPSIN

“Uygurlar şaşılacak bir toplumdu kuşkusuz. Kentlerde her halkın, her dinsel inancın ayrı özel semtleri, mahalleleri vardı. En az üç büyük dine (Manizm, Budizm, Hristiyanlık) bağlı insanlar yan yana yaşıyorlardı. Sokaklarında serbestçe vaaz ederek, malını satmak amacıyla pazarlık yaparak Yahudiler, Müslümanlar, Zerdüştler geçiyorlardı. Bu hoşgörü ortamına hayran kalınması gerekir. Tarihte Uygurlarınkiyle karşılaştırılabilecek bir tek örnek yoktur ve böyle bir örneğe belki ancak başka Türk toplumlarında rastlanabilir” Jean Paul Roux

Uygurlar geçmişleri çok daha eskilere dayanmakla birlikte büyük devletlerini MS 744’de kurdular, 840’a dek çok geniş bir bölgede hüküm sürdüler. Sonrasında da varlıklarını aynı bölgelerde devam ettirdiler. İlk ve esas dinleri Tengricilikti ancak önce Manizm’i ardından Budizm’i büyük ölçüde benimsediler, en nihayetinde Müslümanlaştılar.

Benimsedikleri ve pek çok zaman birlikte yürüttükleri bu dinlerin en gelişmiş yapıtlarını ortaya koydular. Şehirleri bugünkü özgürlükçü liberallerin gıptayla bakmaları gereken hoşgörü, kültür, üretim, ticaret merkezleriydi. Ama bugünün liberalleri asla o düzeyde veya o niyette olmadığı için bunu ne görür, ne takdir ederler.

Türklerde kadının toplumsal yaşamdaki yeri çok güçlüydü, Uygurlarda da öyleydi. Kadın Türklerde üretici, aile direği, gerektiğinde han, yani en üst yönetici, gerektiğinde askerdi. Türklerde her birey, kadın veya erkek, ordunun mensubuydu, ordunun mevcudu yetişkin kadın ve erkeklerin toplamıydı. İşte Hacıfazlıoğlu’nun da işaret ettiği gibi Atatürk’ün kadın hakları hamleleri bu yüzden Batı’daki kadın hakları kazanımlarından çok daha önce geldi.

Adaşım Arslan Kaan’ın hükümdarlığı altındaki Uygurları ziyaret eden bir Çin elçisi çeşitli kutlama törenlerinde sergilenen tiyatro oyunlarından, bando gösterilerinden bahsediyordu.

Albert von Le Coq, Uygurlar hakkında, “Avrupa’daki o zamanki kaç kale beyi uygun hukuki ifadelerle bir mukavele yazabilirdi. Halbuki Uygurlarda herhangi bir köylü veya esnaf buna muktedirdi” diye yazmıştı. Okuma yazma oranı yüksekti. Bugünkü modern “hareketli harf usulü” matbaayı da Çinliler değil, Uygurlar bulmuştur. Çünkü Uygur alfabesinde harfler az sayıda ve kolaydı. Çin alfabesi ise ancak blok usulü hantal matbaa kalıplarına uygundu.

UYGUR - ÇİN İLİŞKİLERİ

Uygurlarla Çinlilerin ilişkileri sanıldığından ve bildiğimizden çok daha sıkıydı. Zaman zaman savaşlar… Zaman zaman barış ve yoğun karşılıklı alışveriş… Zaman zaman Çin içindeki isyanlara ve başka kavimlere karşı ortak askeri harekatlar...

© OdaTV