menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atatürk'ün 'kayıp' dil defteri

54 36
05.04.2025

İlk kez okuyacaksınız. Atatürk’ten doğrudan… Herkes susacak artık Atatürk konuşacak. Konu: Dünya dillerinde Türkçe kökler. Birinci Bölüm.

Atatürk’ün dil notlarını ve altını çizdiği satırları doğrudan aktarmaya başlıyorum. Kaynak: “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” serisi. 24 cilt, toplamda 13 bin kadar sayfa. Anıtkabir Derneği Yayınları’ndan.

Bu eseri kaç kişi okumuştur? Pek az. Baştan sona okuyan kaç kişi vardır? Sanmıyorum ki tüm zamanlarda kırk kişi çıksın.

Bu 24 ciltlik kitap Atatürk’ün okuduğu eserlerin bütününü kapsamıyor. Önsözünde belirtildiği üzere yalnızca altını çizdiği veya yanına notlar aldığı kısımları kapsıyor.

Bugünkü bölümün adı “Yakut Dili Lügatinden Çıkan Çalışmalar”. Arap alfabesiyle Türkçe el yazması 41 sayfalık notlardan oluşuyor. Eseri yayına hazırlayanlar altına bugünkü alfabeyle aslını koymuşlar. Cilt 10, sayfa 153-218

Belli ki Atatürk bu çalışmayı birkaç arkadaşıyla birlikte yazmış. Bazı fikirler belirtmiş, notlar almış. Çalışmaya katılanlardan biri büyük olasılıkla Abdülkadir İnan. Bunu kimi cümlelerin altındaki (A.İ.) ibaresinden tahmin ediyorum. Bir de (A.J.) ile biten notlar var ki, bu bir terim kısaltması mı, bir kişi adı kısaltması mı, anlayamadım. Yandaki notlarınsa yine Atatürk’e ait olduğu değerlendirilmiş.

Sık sık “mukayese ediniz” diye bir ifade geçiyor ki, o da Atatürk’ün dil çalışmalarında sık kullandığı bir ifade.

Ben çalışmayı hayli kısaltarak ve düzenleyerek, açıklamalar ekleyerek aktarıyorum. O zaman haydi başlayalım.

IRS

Miras: Ma'na ve telaffuz itibarıyla "irs", "mirâs" kelimelerine benzeyen sözler:

Iris: (Radloff - Altay, Tileut, Şor, Komandi, Barâbâ, Kırgız, Kuman) = Ris: Tâli', servet, muvaffakiyet.

İrik: (Radloff – Osmanlı) = Uruk, ilik: Irk, bilavasıta olan men- şe'. (Radloff'a göre Osmanlıca'daki "irk" Türkçe'dir.)

Mura: (Radloff – Kırgız) Mirâs

İris: (Pekarski, Yakut Lügati) Kadınlardan en yaşlı akraba; İris: (Pekarski) Nesil, tohum almak için hayvanları çiftleştirme

İrisin, irister: (Pekarski - Yakut) Birbirine bağlanmak, birbiriyle karışmak; İrisinmer: Hayvanları çiftleştirmek, nesil, tohum almak için erkek hayvanı salıvermek, groom.

Kaan Arslanoğlu: Bu maddede ‘miras’ kelimesiyle bağlantı kuruluyor. ‘Irk’ sözcüğüyle bağlantı kuruluyor. Arapça köklü olarak kabul edilen iki sözcüğün de Türkçe köklü olduğu belirtiliyor. Çünkü bir Altay sözcüğü olan ‘Iris’ “servet, başarı” anlamında. Türkçe ‘İrik’ ise yine Eski Türkçe ‘Uruk” gibi ‘soy, kök’ demek. ‘Irs’ aynı zamanda İngilizce “race” sözcüğünün de köküdür.

1938’den sonraki boşluğu ve Atatürk yasaklamalarını fırsat bilen bizim sözlükçüler ve dil bilginlerimiz binlerce Türkçe köklü sözcüğe Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca vs. köklüdür yaftası yapıştırıyor. Tüm sözlüklerimiz bu açıdan ağır kirlidir. Atatürk’ün bu çalışmaları ve bu notları o bakımdan da çok önemli.

SABAH

Saba: Uygurca ‘sabah’

Samal: Kırgızca (Radloff ‘şimal’den geldiğini söylüyor) 1- hafif rüzgar 2- Akşam karanlığı… Samariy: (Pekarski) eğilmek, kağşamak, her tarafa gitmek. "Şimal" kelimesinin "şimal" den gelmediğine delildir: "Saymal" (Kırgız lehçesinde ve Yakutça'da) taze ve daha ekşimemiş kımız. Yakutça'da da "taze kımız" manasına gelir ki Türkçe'de "sabah" gibi taze demek olsa gerek.

Saban (Yakut): sıcaklık

Kaan Arslanoğlu: Bunlar Sabah sözcüğünün Arapça değil, Türkçe kökenli olduğunu göstermek için not edilmiş.

LEKE

Mukayese ediniz: Osmanlı Türkçesi'nde "leke" ağaçların üzerine yapılan (kertik); küçük bir kertik, açılan yara (Pekarski), (gedik)

Lekeger: Kesilmiş, kertilmiş.

"Leke" kelimesi Kırgız, Kazak, Başkurt, Kazan ve sair Türk lehçelerinde yoktur. Yani Anadolu Türkleriyle Yakut Türklerinin arasındaki sahada bu kelime unutulmuştur. Kelimenin Yakutlarda ve onlardan tamamıyla ayrı olan Anadolu Garb Türkçesi'nde bulunması gösteriyor ki "leke" çok eski bir Türkçe kelimedir. Ortadaki Türkler unuttukları halde Türk dünyasının iki kutbunda yaşıyor.

Kaan Arslanoğlu: Leke sözcüğü TDK sözlükte bile Farsça gösteriliyor. Tabii her şeyi Atatürk’ten iyi bilir Atatürkçüler.

HARÇLIK (harç)

Harçi (Pekarski): 1-Atın sağrısı ve kemiğiyle beraber alınmış kısım. 2-Para. 3- Muayyen bir adetle kullanılırsa "sikke" manasına gelir. "Bir harçi" = Bir kopik

Harçıla (Pekarski): birine para vermek, birini zengin etmek, paralı etmek

Harçilani: Para zenginliği, paralı olma

Harçilah: Paralı, zengin, kapitalist, sermayedâr

Kaan Arslanoğlu: Harçlık, harcamak gibi sözcükler sözlüklerimizde Arapça gösteriliyor.

VATAN

"Vatan kelimesinin de........

© OdaTV