menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Yeryüzü Biçimi Olarak Beden

11 1
17.05.2025

Ah o, insanın zengin, gizemli bedeni; bizi beslediğinde bir övünç kaynağı, bir doyum nesnesi… Ama çelişkili bir biçimde ahlâk zincirinin bir halkası, hatta öznesi haline geldiğinde bir utanç aracı…

Diğer cinsiyetle yakınlaştığında neşenin zirvesinde ama aynı zamanda günahın suç ortağıdır. Ve tabii kişinin her an elinin altında bulunan devredilmez mülktür. O, cinsellik kokulu ahlâkın arkasına gizlenen, tümüyle görünmez kılınmaya çalışılan haliyle, böyle büyük bir telaşla yine ahlâkın içine saklanıveren bedenimiz… Gerçi ahlâkın iklimi ne olursa olsun, bedenin motoru her an çalışır; partnerini gördüğünde kararını bildirir. Söz konusu kararı gönül rızasıyla kabul ettiremediğinde depresyonlara davetiye çıkarıyor demektir.

Belki duyguların akılla bağlantı kurmadığı an kişinin en sahici halidir. Bedenin dili aklın diliyle pek de uyumlu çalışmaz. Hayat, tıpkı bir müziğe ayak uydurmak gibi, bedenin çağrısına yanıt verse ve bunu çok doğal bir ahlâk kuralı olarak yapsa ne olurdu? Bu, bedenin yeryüzünde isteyebileceği en güzel şeye kavuşma anından daha kutsanası ne olabilirdi ki.

Bedenin evi tepededir. Vücudun tam tepesinde… Sadede gelirsem, kişinin evi, baş kısmıdır. Madem kişi, oradan yaşamın içine adım atıyor, yaşamdan dönüp içine kıvrılıyor… Canlıya üç yüz altmış derece eğri çizdiriyor, önüne bitmez tükenmez cennetler/cehennemler seriyor…

Bedenine, tasarlanmış en doygun, en mutlu hayatı yaşatmış kişi sayısı o kadar azdır ki hayatta. Bu konuda akıl mevhumu çok işe yaramış değildir. Kaldı ki, akıl her türlü kötü duygunun anısını silmek yerine yaşatmakla maluldür.

Bedenle mutluluk arasındaki........

© Nokta Haber Yorum