Olacağı buydu!

Neredeyse bir yıldır oynanan “orta oyunu” hızla finale doğru ilerliyor… Neden bahsediyorsun diye soracaksınız haliyle. Hemen yanıtlayayım:

-Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan tabii!

Adı gayet oturaklı, içinde yok yok! Dayanışma var, kardeşlik var, demokrasi var…. İzan, şuur, vicdan ise zaten o sözcüklerin içinde saklanıyor zannımca… Peki, bu komisyon geçtiğimiz bir yıl içinde ne yaptı? İşte bu soruya verecek net bir cevabım yok!

Ayrıca, bu komisyonun belli bir yasası, gerçekçi bir çerçeveye oturtulmuş bir sorumluluğu, yetkisi, önerilerinin dikkate alınmasıyla ilgili bir düzenleme mevcut mu? ben öyle bir şeye rastlamadım ama hani satır aralarında ima edilmişse ya da centilmenlik anlaşması yapılmışsa bilemem doğal olarak!

O nedenle de en başından bu yana komisyona üye vermeyen ve Meclis’te grubu olmayan partilerden ve hukuk çevrelerinden defalarca aynı uyarılar yapıldı:

-Meclis iç tüzüğüne göre çözüm sürecinin varlığı meşru değildir!

Öyle ya da böyle, komisyon bir yıldır çalışıyor. Sürekli birilerini dinlemekle geçen sürecin sonunda iş geldi komisyon üyelerinden oluşacak bir heyetin İmralı’ya gidip terör örgütü elebaşıyla görüşmesi noktasında tıkanıp kaldı! Bu sürecin açılmasına tek başına tüm katkıyı sunan Devlet Bahçeli yine devreye girdi ve şöyle dedi:

-Bir heyetin gidip görüşmesinde hiçbir sakınca........

© Nefes