“Yazıklar olsun Kemal Bey” bile boş bir serzenişmiş!
Günlerdir, haftalardır Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve etrafındaki zevatı izliyorum…
Önce o zevattan söz edeyim… Bir kastanyet takıp, bel büküp gerdan kıvırmadıkları kaldı. Bir sevinç, “koltuklarımıza dönüyoruz” nidalarıyla bir coşku ki, o kadar olur yani!
Kemal Bey’e gelince, taa en başından bu yana sahnelediği oyunda bir değişiklik yok, hep aynı sözcükler, hep aynı “poker face!”
Bu zat hakkında yeni bir yazı yazmaya gerek olmadığını düşündüm... Yaklaşık 10 yıl önce, bir Adana mitingi sonrası kaleme aldığım yazının, kişiliğini ortaya koymak adına gayet yararlı olacağına karar verdim. Yazının başlığı şöyleydi:
-Yazıklar olsun Kemal Bey!
Bugün geriye doğru dönüp baktığımda ne kadar boş bir serzeniş olduğunu görüyorum!
Utanç verici bir konuşma!
Yıl 2016… haber şöyleydi:
-CHP, “Başkanlık Diktasına” karşı tüm yurtta seferberlik ilan etti…
Ne güzel! Biz de “sonunda ana muhalefet partisi üstündeki ölü toprağını atıyor” diye sevinmiştik… Seferberliğin başlangıç yeri olarak Adana seçilmişti. On binler büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün adını anarak, büyük bir coşkuyla bu ülkeyi gericiliğe peşkeş çektirmeyeceklerini haykırıyorlardı…
Sonra sahneye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Söylediklerinde yeni bir şey yoktu; ta’ki kalabalığa bir grup gazetecinin tutuklu olduğunu, isimlerini tek tek sayacağını, her isimden sonra “burada” diye haykırmalarını rica ettiği ana kadar. Sonra saymaya başladı… Cumhuriyet gazetesi yazarları Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay veee… Şu isimler:
-Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Şahin Alpay, Ali Bulaç!
Hiç abartmadan söyleyeceğim; kanımın damarlarımdan........
© Nefes
