Cenazenin dili
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ilden 400 bin öğrencinin katıldığı Türkiye Gençlik Vakfı/TÜGVA yaz okulları kapanışında, dört gün önce konuşma yaptı.
-“Bir yanda milli ve manevi değerlerimizi kuşanırken diğer yanda farklı spor dallarında kendilerini geliştirdiler, yarıştılar, eğlendiler, öğrendiler…”
Ne öğrendiler peki?
Kuşandıkları milli ve manevi değerler ne?
Mesela, “kültürel miras bilinci” konusunda farkındalık oluşturdular mı? Sadece saray-cami-türbe gibi anıtsal yapılar değil; sokaklar, ahşap evler, meydanlar, tarihi çarşılar, el sanatları, bitki örtüsü, su kaynakları, yerel mutfaklar, türküler vd. kültürel miras olduklarını biliyorlar mı?
Bu bütünsel koruma için bellek inşasına başladılar mı?
Öyle ya; Erdoğan, “İstanbul’a yazık ettik” demişti; yani, çimento-demir vasıtasıyla yapılanları kastederek...
Mithat Cemal, “Üç İstanbul” romanında, “kalabalıklar kafasıyla değil, gözleriyle düşünür. Bu gözleri yönetmeyi bilmezseniz düşmanlığın en büyüğünü siz kendinize yaparsınız” dedi…
Toplumsal hafıza sadece din ağırlıklı ümmetçiliği kapsamaz. Bütünlüklü kültürel miras, toplumu birbirine kenetleyen geçmişten geleceğe köprüdür. Bunu göremeyen miyoptur, ve maalesef Türkiye “körler ülkesine” doğru yol alıyor...
Sözümü değerli bilim insanı Prof. Metin Sözen’in cenazesine -Eski meclis başkanından başka- iktidardan niye kimsenin katılmadığı sorusuna getireceğim…
Prof. Metin Sözen, Türkiye’de kültürel miras bilincinin gelişiminde öncü bilim insanıydı...
Sanat tarihçisi kimliğinin ötesine geçerek, Anadolu’nun kültürel değerlerinin korunmasında akademi, kamu ve sivil toplum arasında köprü kurdu…
Neler yapmadı ki: Türkiye’de........
© Nefes
