menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

At’ın ehlileştirilmesi

207 1
10.06.2025

Siyaset” kavramının soyağacı ilginçtir:

Arapça “sws” kökünden gelen siyasa, “seyislik, at bakıcılığı” anlamındadır; “vahşi-asabi-söz dinlemez atı” cezalandırarak evcilleştirme!

Memlük-Kıpçak dönemine ait, sultanlara doğru yolu gösteren “İrşâdü’l-Mülûk ve’s-Selatin” adlı fıkıh kitabı, “siyasa” kavramının tanımını 14’üncü yüzyılda şöyle yaptı:

-Şer’i hüküm olmaksızın cezalandırma!

Düzen için “ehlileştirme” şarttı…

Peki bu nasıl yapılacaktı?

İslam hukukunun ayrı bir “ceza hukuku” külliyatı yok. Suça bağlı olarak suçları üç farklı kategoriye ayırıyor:

-Hadd, Allah’a karşı suçlar ki cezası Kuran ve hadislerde sabit…

-Tazir, Kuran ve Hadislerde belirtilmeyen ve hükümdarın veya kadı’nın/hakimin -kısas gibi- takdirine bırakılan suçlar…

-Siyasa, devlete-hükümete karşı işlenen suçlar ki bunu bazıları Hadd veya Tazir suçlarının parçası olarak görüyor…

Burada Hz. Ömer’in meşhur sözünü anımsamak gerek:

-Adalet mülkün/devletin temelidir.

“Siyasa” kelimesi modern zamanlarda “siyaset” sözcüğüne dönüşse de, hukuk din hegemonyasından kurtarılsa da, siyasetin üzerindeki tayin edici “cezalandırma kılıcı” eksik olmadı!

Bizim gibi ülkelerde siyaset ve ceza yasaları hep yan yana yürüdü. Her daim siyaset, cezai terimlerin-usullerin baskısı altına girdi/kronik hal almayı sürdürdü/sürdürüyor…

Otoriterlik arttıkça cezalandırma yani siyaset yapma “ehlileştirme” biçimi olmayı sürdürdü...

Siyasetin bireysel yaşam alanı iktidar hırsıdır kuşkusuz. Siyasetçi “iktidarı........

© Nefes