Boş tencere konuşsaydı!
Geçen cuma, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’ydü.
CHP’li kadınlar pek çok ilde “Boş tencereni al, sen de gel eylemi” yaptı. Türkiye’nin kanayan yarası işsizliğe ve nesilden nesile miras kalan yoksulluğa dikkat çektiler. İktidarı protesto ettiler.
“O eylemlerdeki tencerelerden birinin dili olsaydı ne anlatırdı?” diye düşündüm. Ortaya bu yazı çıktı:
“Ben bir tencereyim. Zengin mutfağında değilim. Dar gelirli 4 kişilik bir ailenin mutfağında duruyorum. Bir tencere ne ister! Dolup taşmak ister, içinde insanlar için leziz yemekler pişmesini ister.
Ne gezeer…
Hiç unutmam…
2019’da bir dükkanın rafında satılmayı bekliyordum.
Evin babası, beni 4 taksitle aldı. Ne umutlarla, ne hayallerle bu eve adımımı attım bir bilseniz. Ancak hepsi suya düştü…
Bu evde bulunduğum 6 yıl boyunca içimde 6-7 kere et ya pişmiştir ya pişmemiştir. O da çoğunlukla, Kurban Bayramı günlerinde komşuların dağıttığı etlerdir.
Evde; anne ve baba ile biri ortaokula, diğeri ilkokula giden 2 çocuk yaşıyor.
‘Yaşıyor’ dediğime bakmayın, aslında onlarınki çoğunlukla sürünmek, çile çekmek.
Baba, asgari ücretle sanayide çalışıyor. Eline geçen 22.104 liranın büyük bölümü, bodrum kattaki güneş görmez bu evin kirasına........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d