Tıkırtı geliyorsa kırılma yakındır!
Tarih sahnesinin en görkemli figürlerinden biri olan Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı’nın en kudretli padişahı olarak zaferlerine zafer katıyordu.
İmparatorluğun güneşi en tepedeyken, her şey mükemmel görünürken, dostu Fransa Kralı’na yaptığı bir jest, ihtişamın altında usul usul işleyen bir çöküşü başlattı.
1535 yılında Fransa’ya verilen kapitülasyonlar… O zamanlar “ticaret kolaylığı” olarak sunulan bu masum ayrıcalıklar, zamanla ekonomiyi dışa bağımlı hale getiren, yerli üretimi baltalayan ve devletin egemenliğini zedeleyen prangalara dönüştü.
***
Tıpkı ilk düğmesi yanlış iliklenen ceket gibi; geri kalanını ne kadar düzgün kapatmaya çalışsanız da üzerinizde hep eğreti durur. İşte Türkiye’nin ekonomi hikayesinin özeti de budur.
AKP’nin ilk yıllarındaki “başarı” iddiası, aslında bugünün sorunlu temel taşlarının döşendiği bir dönemden ibaretti…
Yıllar boyunca, “paranın efendisi biziz” edasıyla Türk Lirası adeta demir bir kafeste, suni bir şekilde değerli tutuldu. Bu sayede, borçlanmaya........
© Nefes
