Diploma rezaletine el koyun
Türkiye sahte diplomalarla çalkalanıyor. Bir bakıyoruz, ülkenin ünlü psikoloğu seans başına 4500 TL alıyor ama diploması yok. Bir tornacı, kılıfına uydurmuş; sahte diploma ile başkomiser olmuş. Peki bu adamlara bu yetkiyi kim verdi? Bu koltukları kim teslim etti?
Sahte diplomalılar memlekette rektör olmuş, doktor olmuş, savcı olmuş, hakim olmuş… Gerçekten okuyup didinenlerse ya kurye, ya kasiyer, ya pazarcı, ya da mahpushanede.
Üniversiteyi bitirene iş yok, ama sahte belgeye sarılana makam var, maaş var, itibar var.
Sisteme bir bakıyorsun; her şey göstermelik. Diploma sahte, liyakat sahte, adalet sahte… Geriye bir tek kandırılmış halk kalıyor. O da zaten bu sahteciliğin altında ezilip duruyor.
Yahu bu kadar sahtecilik olur mu? Sahte diplomayı buluyorsun ama onu oraya getiren siyasi bağlantıyı kimse sorgulamıyor. Kuruşluk diploma ile koltuk kapanı yakalarsan “kandırılmış” diyorlar, ama o sahteci yüzünden mahvolan hayatları kimse konuşmuyor.
Bu memlekette artık işini düzgün yapan enayi yerine konuyor. Okuyan değil, kurnaz olan kazanıyor. Emek değil, yalan prim yapıyor.
Bu düzende asıl soru şu: Sahte diplomalılar mı suçlu, yoksa onları oraya getiren düzen mi?
HALKIN SÖZÜ: Her şey sahte, her şey yalan
Bu ülkede artık her şeyin sahtesi revaçta.
Diploması sahte olan rektör oluyor, başkomiser oluyor, doktor oluyor…
Gerçekten okumuş olan?
O ya kasada duruyor, ya pazarda limon tartıyor, ya da işsizlik kuyruğunda sıra bekliyor.
Şimdi gelelim emekliye…
Eskiden emekli olmak, “oh be dünya varmış” demekti.
Şimdi? Açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilenlerin son durağı!
Bugün........
© Nefes
