Hatay zehir soluyor
Medeniyetlerin beşiği, buluşma noktası olan kadim kent Hatay, 6 Şubat depremlerinde en büyük yıkımın yaşandığı adres oldu. Hatay merkezi ve onlarca köy enkaza döndü. 2 yılın ardından enkaz kalktı, inşaat başladı. Kent şimdilerde dev bir şantiye…
Sokaklar toz ve toprak içinde. Asfalt, malum, siyasiler gelecekse dökülüyor. Hafriyat kamyonları her köşe başında terör estiriyor. Yetmezmiş gibi, taş ocakları ve beton santralleri üst üste açılıyor. Hava, su, toprak zehirlendi. Soluyan, içen, yiyen herkes hasta oluyor. Bir kent ‘yardım çığlığı’ atıyor.
Tehlike büyük. Çözüm yok, bulunamıyor. Hataylının ‘nefes savaşı’nı Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Doktor Ali Kanatlı ile konuştuk. Dr. Kanatlı, bu acı tabloyu verilerle anlattı.
“Hatay toz içinde, işgal edilmiş halde. Yeni bir kent inşa ederken planlı yaparsınız. Ama 2023’te ihaleye çıkıldı. O ihale ile Hatay parsel parsel verildi. 90’dan fazla taş ocağı, ‘ÇED gerekli değildir’ mahalli kurul kararıyla açıldı. Her taraf taş ocağı, her taraf beton santrali. Köylüler çok mağdur.”
Bu mağduriyet artık bir can mücadelesine dönüşmüş durumda. Hatay’da yaralar sarılamadı, kent ayağa kalkamadı. Depremzedeler gerçek anlamda yaşam savaşı veriyor.
Hataylı nefes aldıkça adeta ölüm soluyor. Türk Tabipleri Birliği’nin elinde net bir istatistik olmamakla birlikte, doktorların sahadaki gözlemleri durumun ciddiyetini ortaya çıkarıyor. Özellikle gebeliklerde düşük, ölü doğum ve bebek ölümlerinde kaygı verici bir artış var.
Dr. Kanatlı şöyle detaylandırıyor:
“Gebelerden sonra bebekler çok etkileniyor. Onların bir avuç akciğeri var ve dakikada 40 defa nefes alıp verirler. Biz yetişkinler dakikada 15 kez nefes alırız.........
© Nefes
