Cüzdan, otoyoldaki gişelere, Yap-İşlet-Devret köprülerine ve akaryakıt istasyonlarına takıldı
Akaryakıta art arda gelen zamlar, termometrenin ateşinden daha çok yakar oldu. Cepler alev alev, bütçeler altüst.
Sürücüler bezgin, bıkkın, artık şaşkın bile değiller…
Kontak neredeyse gün aşırı zamla çevriliyor.
Direksiyonun başına geçip gaza basmak cesaret istiyor.
Oysa milyonlarca kişi ekmeğini araç üzerinden kazanıyor; çarşıya, pazara akaryakıtı su gibi içen araçlar gidiyor. Maliyet katlanıyor, dolayısıyla mevsimindeki sebze-meyve ateş pahası. Son zamlarla birlikte etiketlerin kabaracağı da malumun ilamı.
Akaryakıt zammı bizi doğrudan ve dolaylı olarak nasıl etkiliyor? Yaşayarak acı acı deneyimliyoruz ama detaylandıralım.
Bir önceki yazıda “yoldayım” demiştim.
Yazlığa doğru yoldayken bir hesap-kitap yaptım ve bu yazı doğdu. Tatil yolculuğu, maliyet tablosuna döndü.
Hadi başlayalım…
Eğer bu yaz “yazlık bizim ama yollar başka birinin” diyenlerdenseniz, yalnız değilsiniz.
Bagajda valizler, plaj şemsiyesi, sandalyeler ve Google Maps’te açık bir rota: İstanbul-İzmir. Haritada 495 kilometre. Ama bu yol, adeta bir finansal otoyol: geç geçebilirsen, öde ödeyebilirsen.
Ve bu yalnızca bir aile tatili değil — aynı zamanda “kamudan özel sektöre aktarılan servet yollarının” kısa özeti.
Biz Sarıyer’den yola çıktık.
FSM Köprüsü: 47 TL
Osmangazi Köprüsü: 795 TL
Bursa Kuzey gişeleri: 250 TL
Balıkesir-Soma çıkışı: 540 TL
Sadece geçiş ücreti: 1.632 TL
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara........
© Nefes
