“… Beni sorumluluğa davet edenler veya şahsımı sorumluluk üstlenmekten kaçınmakla itham edenler, 16 bin 464 artı 1 imza ile demokratik meşruiyetin tam ve eksiksiz olarak oluştuğunu, kendilerine ve şahsıma göstermelidirler. İşte o zaman tüm varlığımla, dün nasıl ki tüm her şeyimi ortaya koymuşsam, yarın da aynı inanç ve kararlılıkla Fenerbahçe düşmanlarıyla mücadelede gözümü kırpmadan var olacağımın bilinmesini isterim…”

Fenerbahçe’yi 20 yıl yöneten Aziz Yıldırım’ın önceki gün yayımladığı ve “camia isterse adayım” açıklamasındaki can alıcı cümlelerle başladım yazıma.

Süreci yakından bilen bir gazeteci ve Fenerbahçeliyim.

Yıldırım’ın ne yapmak istediğini ya da ne düşündüğünü az çok bilen biriyim. Hatta açıklamasında dediği gibi “Fenerbahçe’nin ta kendisiyim” cümlesinin tam da bugünler için söylendiğinin farkındayım. Buraya bir parantez açalım: Aziz Yıldırım’ın İletişim Direktörü Necati Mete ara ara “Hallac-ı Mansur’u anlasalardı başkanı anlarlardı” dediğini çok net hatırlıyorum. Hatırlayın; 8 Haziran 2024’te Habertürk canlı yayınında Yıldırım, Ali Koç’un kendisini eleştiren sözlerine karşılık “Aliciğim sana bir şey tavsiye edeyim; Hallac-ı Mansur’u oku. Benim ne dediğimi anlarsın” demişti. Hallac-ı Mansur “Ene’l-Hak” (“Ben Hakkım”) derken kendisinin Allah olduğunu değil, Allah’tan başka varlığı........

© Nefes