Her Yaz Aynı Alevlere Uyanmak Kader Değil!
Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…
Yalnızca son iki yılda, 30 milyon hektardan fazla orman yanmış gezegenin dört bir yanında. Bu, son 20 yılın ortalamasının iki katı demek.
Türkiye de bu yeni küresel felaket diline çoktan dâhil oldu.
Bilecik, Sakarya, Eskişehir, Afyon, Karabük, Zonguldak, Bursa… Yanmadık yer kalmadı adeta…
Yangının bilançosu…13 insan canı… 5’i orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü olan 10 kahraman Eskişehir’de, diğer 3’ü ise Bursa’da müdahaleye gitmekte olan su tankerinin devrilmesi sonucu…
Bedenleri yanmayan bölge insanının da ruhları küle dönüyor yangınlarda. Aynı köyde doğuyor, büyüyor, “gelin oluyor”, “anne/baba oluyor”, çocuk büyütüyor, torun seviyorlar… Kendilerini bildi bileli o köylerde yaşayanlar, böyle yangınları ne gördük, ne duyduk diyorlar… O toprakları vatan belleyenler, gözü gibi bakanlar vatansız kalıyor… Bir arsız ateş geliyor, kimsenin dur diyemediği/demediği, her şeylerini yakıp gidiyor…
Yalnızca insan canı değil… Her alev, bir ekosistemin sessiz çöküşünü de beraberinde getiriyor. Toprağın hafızası, kuşların melodisi, rüzgârın sesi... hepsi susuyor. Yanan yalnızca ağaç değil; bir bütün olarak yaşam… O hayvanların çığlığı, kaçamayan kaplumbağanın sessiz ölümü, serçenin kanatsız kalışı toprağın hafızasına gömülüyor… Can çekişen hayvanların gri ağıtı kaplıyor gökyüzünü.
Cumhuriyet’in kıt imkânlarıyla büyütülen, korunan o ormanlar bugün, sözde modern çağda, sözde teknoloji çağında, korunamıyor, korunmuyor!
Yangınlar, yalnızca doğayı değil, kolektif vicdanı da sınayan bir eşiğe dönüşüyor.
***
İstatistikler acımasız: Orman yangınlarının ’si insan kaynaklı.
Yani bu yılki 3 bine yakın yangının 100’ü “doğal” sayılsa bile, geriye kalan 2700 yangın insan eliyle çıkmış oluyor.
Kimi ihmalden, kimi kasten, kimi sadece cehaletten… Çıkan yangınların önemli bir kısmı için “anızdan çıktı” deniliyor. Anız için yakılan ateş, kontrolsüzce büyüyerek ormanlara sıçrıyor…
Bursa Orhaneli’ndeki yangına ilişkin gözaltına alınan eski uzman çavuş Ufuk A.’nın, FETÖ soruşturması kapsamında ihraç edildiği ve sabotajı itiraf ettiği açıklandı… Elbette suçluyu bulmak önemli. Bir yangını başlatmak kötüdür, çok kötüdür, çok insanlık dışıdır. Ancak yangının yayılmasına zemin hazırlayan ihmalleri, zafiyetleri, koordinasyonsuzluğu ve hazırlıksızlığı sorgulayabilmek de aynı şekilde önemli. Bazı yangınlar tek bir kibritle başlar, devletin refleksindeki gecikmeler ise alevleri büyütür.
Yangınları çıkmasını her zaman engelleyemeyiz. Ama yayılmasını, büyümesini engelleyebiliriz. Çünkü bazen bir ülkenin geleceği, bir ağacın gölgesinde başlar…
Yangına Uçak Yetişmiyor, Akıl Yetişemiyor
Yangınların ortasında, uçak sayısını tartışıyor olmamız bile başlı başına bir acizlik göstergesi artık. Alevler dört bir yandan yükselirken biz hâlâ “Kaç uçağımız var?” diye sormak zorunda kalıyorsak, sorun büyük demektir. Gece görüşlü helikopterler/uçaklar, yangın söndürme uçakları, faal hava araçları, havalanma süresi… Bunların hepsi, söz konusu yangın olduğunda, doğrudan bir hayat memat meselesi. 2025 itibarıyla Türkiye'nin orman yangınlarıyla mücadelede 27 yangın söndürme uçağı (13’ü bize ait, kalanı kiralık), 105 helikopter (büyük bir kısmı yine kiralık), 14 İHA, yaklaşık 6 bin kara aracı ve 25 bini aşkın personel olduğu açıklandı. Yeterli mi? Belli ki değil. Belli ki nicelikle birlikte niteliğin de gelişmesi, sistemin de tıkır tıkır işlemesi, yapının sadece kâğıt üzerinde değil, sahada da gerçek bir kapasiteye dönüşmesi gerekiyor.
Kaç uçağımız var sorusundan vazgeçmiyoruz, çünkü uzmanları, işinin ehli insanların yaptığı açıklamaları dinliyor, önemsiyoruz. Gövde haznesi büyük, hızlı doldur-boşalt yapabilen, gün içinde defalarca sortiye çıkabilecek, donanımlı, yangın çıkar çıkmaz, ilk dakikalarda müdahale edebilecek uçaklar lazım.
Bu ihtiyaçlar dile getirildiğinde akla ilk gelen kurum; Türk Hava Kurumu. Ne var ki bir zamanlar bu alanda öncülük etmiş, Cumhuriyetin yüz akı olan THK, bugün siyasi ve yapısal müdahalelerle neredeyse etkisizleştirilmiş durumda…
En son, uçaklarının, haciz kapsamında satılığa çıkarıldığı haberi bile yapıldı…
***
Öte yandan yangınla mücadele yalnızca havadaki araçlarla değil, yeryüzünü yöneten akılla da kazanılır. Asıl mesele, yıllardır bir türlü kurulamayan kurumsal refleks ve sürdürülebilir hazırlık zihniyetinin yokluğudur. Yangınlar artık dağ başında çıkıp unutulan haberler değil; şehir merkezlerine kadar ulaşan,........
© Muhalif
